İzledim: Abim Geldi

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakikaSelamiçeşme Özgürlük Parkı’ndaki festivalin ilk haftasını bitiren oyun Abim Geldi oldu. Tiyatro Sahtekarlar tarafından sahneye koyulan oyun, İstanbul’da yaşayan bir mimarın karmaşık ilişkilerini konu alıyor.

Oyunun konusunu detaylandıracak olursam, Mimar Tansu aynı anda üç hostes ile nişanlıdır. Üç hostesin de çalışma saatleri birbirleri ile çakışmadığından Tansu ve nişanlıları aynı evde yaşamlarını sürdürmektedirler. Ve bir de hizmetçileri Karadeniz’li Fadik. Günün birinde Tansu’nun Ankara’da matematik öğretmenliği yapan abisi Kamuran sürpriz bir şekilde kardeşinin evine gelir. Ankara’dan İstanbul’a tayini çıkmış, artık mesleğini İstanbul’da icra edecektir. Okuluna yakın bir semtte ev tutana kadar da geçici olarak kardeşinin evinde kalmaktadır, kardeşinin karmaşık aşk hayatından habersiz olarak. Yavaş yavaş kardeşi Tansu’nun ilişkilerinden haberdar olmaya başlayan abi Kamuran başının sıkıştığı durumlarda kardeşine yardımcı olmaya çalışacaktır.

Bu günlüğü burada sonlandırmak durumundayım. Çünkü iki perde olarak sahnelenen oyunun perde arasında oyundan çıktım. Tüm günlüklerimde oyunların sonuna dair ipucu vermemek adına pek bir şey söylememeye çalışıyorum ama bu günlükte bir istisna var, oyunun sonunu ben de bilmiyorum.

Neden çıktığıma gelince, izlediğim oyunlar beklentimin altında kalsa da çıkmıyorum, sonuna kadar izliyorum. Fakat Abim Geldi oyununda perde arasını iple çektim diyebilirim. Tiyatro ve sinema ile uzaktan da olsa biraz ilgisi olanlar için oyunun ilk 15 dakikasında ana konuya hakim olduktan sonra oyunu kafada devam ettirmek hiç de zor değil. Her şey güzel giderken abi çıkıp gelecek, hostesler bir karışıklık sonucu birbirlerini fark edecekler vesaire. Tüm bunları da aradan çıkarınca oyunda izlenecek yalnızca diyaloglar kalıyor. Tam da burada oyundaki mizah anlayışı bana hitap etmedi. Bana hitap etmedi diyorum, çünkü salon geneline baktığımda benim tebessüm dahi etmediğim sahnelere alkışlar eşliğinde katıla katıla gülen izleyiciler de vardı. Keza bu günlüğü yazmaya başlamadan önce oyun hakkında sözlüklerde yazılanları okudum, onların da büyük çoğunluğu son iki sezondur izlediğim en iyi oyun, son zamanlarda en çok güldüğüm oyun minvalinde. Böyle yorumlar alan bir oyunu kötü oyun diye yüzeysel olarak yaftalayıp konuyu kapatmak oyunun tüm ekibine haksızlık olur. Fakat son iki sezondur izlediğim en iyi oyun yorumunun sahibi olan izleyicinin de iki sezon içerisinde hangi oyunları izlediğini merak etmiyor değilim açıkçası. Benzer bir durumu geçen sene Süheyl & Behzat Uygur Tiyatrosu’nun Dünya’nın Sonu.net oyununda da yaşamıştım.

Konuyu çok fazla uzatmadan meraklısı için oyun hakkında birkaç video vererek bu günlüğü de bitirmiş olayım.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Marc Camoletti
Uyarlayan ve Yöneten: Bora Severcan
Oyuncular: Yeliz Şar, Bekir Aksoy, Seyhan Şaşko, Pelin Akil, Volkan Severcan, Melda Gür