İzledim: Arıza (Blue-s Cat)

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakikaModa Sahnesi‘nin yeni yetişkin oyunu Arıza‘yı dün akşam prömiyerinden bir sonraki temsilinde izledim. Bu defa oyundan önce prova notlarını okuma fırsatım olmadı. Prova sürecinden yalnızca birkaç fotoğrafa rastlamıştım. Bu günlüğü yazmaya başlamadan önce tüm prova notlarını okuyup, kendimi zihnen oyun hakkında birkaç cümle kurmaya hazır hâle getirdim.

Oyunun yazarı Koffi Kwahule. Moda Sahnesi’nin 2015’in mart ayından bu yana sahnelediği Bira Fabrikası oyununun da yazarı aynı zamanda.

(Bu arada Bira Fabrikası’nı becerebilirsem bu sezon bitmeden, beceremezsem önümüzdeki sezonun hemen başında yeniden izleme sözünü kendime vermiş olayım. İlk izleyişimin üstünden üç sene geçmiş. O dönem oyunun üzerine çok fazla kafa yormadan, fazlasıyla yüzeysel bir seyir deneyimi yaşadığımı hissetmeye başladım. Geçen zaman içerisinde oyun izleme rutinlerim değişti. Oyunların öncesine ve sonrasına artık nispeten daha fazla zaman ayırıyorum. Bu yüzden derdine yeterince ortak olamadığımı düşündüğüm kimi oyunları yeniden izleme isteği duyuyorum.)

Oyunda isimleri hiç geçmeyen bir kadın, bir erkek karakter var. Bir asansördeler ve devasa bir yapının üst katlarına doğru yol almaktalar. Derken oyunun ismindeki malumu ilam edercesine asansör arıza yapıyor ve ara bir katta asılı kalıyorlar. Kadın ve erkek bu arızadan sonra kafa seslerini oynamaya başlıyorlar. Aslında izleyici bir anı, asansörün arızasından yeniden çalışmasına kadar geçen görece kısa anı, iki farklı karakterin gözünden yaklaşık bir saat boyunca izlemiş oluyor. Sıradan ve herkesin başına gelebilme ihtimali olan bir olayı arızası itibarıyla teşne olduğu vasat bir komediye dönüştürmeden oynayabilmenin kapılarını, karakterlerin bu kriz anını yönetirken odaklarına aldıkları konular ve bu konuların beş benzemezlikleri ardına kadar aralıyor.

Oysa bu küçük şeyler yaraya merhem olur. / Kadın

Ezgi Coşkun‘un canlandırdığı kadın karakteri, içerisinde bulunduğu durumu yorumlarken duygularını fazlasıyla ön planda tutan ve tüm bedeniyle orada, o anın içerisinde olan bir karakter. Gerçekleştireceği eylemlerin bir adım sonrasını düşünen, temkinli ve tüm hakimiyetin kendisinde olmasını isteyen bir kadın. Arzularının kendisini ele geçireceğini düşündüğü zamanlarda dahi olası bir reddedilme ihtimaline göz önünde bulundurabiliyor. Bu nedendendir ki sürekli olarak erkek üzerinde türlü varsayımlarda bulunarak onu tahlil etmeye, yapabileceklerini kestirmeye çalışıyor.

Günümüzde kuşkusuz kadınlar daha güzel. Bütün araştırmalar bunda mutabık. / Erkek

Caner Cindoruk‘un canlandırdığı erkek karakteri ise, kadının yanında fazla matematik bir karakter olarak kalıyor. İçinde bulundukları durumun vahametinden bihaber görünen tavrıyla, sürekli zihninde gezinen rakamlar, hesaplar ve istatistiklerle kadına zıt ve kadın kadar orada olmaktan çok uzakta bir profil ortaya koyuyor. Öyle ki bir adım ötesindeki kadının güzelliğini fark edemezken, kadınların güzelliği ile ilgili yapılmış araştırmalardan dem vurabiliyor.

Oyunun orijinal ismi Blue-S-Cat‘i yeterince açıklayıcı olmayacağı için doğrudan kullanmamış Moda Sahnesi ekibi. Blues ve Scat müzik türlerinin birleşmesinden oluşan bir isimmiş. Ama hem ismin güzelliğinden hem de oyuna işlemesinden dolayı olacak ki hiç kullanmamak yerine ikinci bir isim olarak oyun bilgilerinde ve afişte yer vermişler. Arıza’nın Moda Sahnesi’nin yeni oyunu olmasının yanı sıra birkaç alametifarikası daha var. Arıza, Moda Sahnesi’nin diğer yetişkin oyunları gibi Büyük Salon’da değil Stüdyo‘da oynanıyor. Moda Sahnesi, çocuk ve aile oyunlarına, seminerlere, atölyelere, konserlere, misafir oyunlara yer verdiği Stüdyo’da ilk defa bir yetişkin oyunu oynuyor. Keza Moda Sahnesi’nin ilk iki kişilik yetişkin oyunu olma özelliğini de taşıyor Arıza.

Oyunun ihtiyaç duyulan kadar bir sahne tasarımı var. Stüdyo’nun ortasında iki tarafı açık, iki tarafı kapalı bir asansör içerisindeki yaklaşık iki metrekarelik bir alanda oynanıyor tüm oyun. Dans sahnesi bunun bir tek istisnası. Stüdyo’nun ufak yapısı göz önünde bulundurulduğunda tüm oyunun izleyiciyle iç içe oynandığı söylenebilir.

Oyunun çevirisi kadın rolünü canlandıran Ezgi Coşkun‘a ait. Oyundan sonra okumak için metnin Türkçe basılı bir hâline bakındım ama maalesef göremedim. Umarım bu çeviri de Ezgi Coşkun’un Roberto Zucco çevirisi gibi kitaplaştırılır ve daha kolay ulaşılabilir olur herkes için.

Özetle Arıza (Blue-s Cat), bir asansör arızası hasebiyle birbirini tanımayan bir kadın ve erkeğin baş başa kalmalarından duydukları tedirginliği ve bu tedirginliğin varabileceği sonuçları oluşturan temelleri irdeliyor. Bunu yaparken kadın ve erkek zihninin farklarından, ket vurulmaya çalışılan arzulara birçok konuya başvuruyor. Bengi Günay‘ın yine metni gölgelemeyen sahne tasarımı, Kemal Aydoğan‘ın rejisi, oyuncuların dar alandaki performansları ve tüm bunlara eşik eden müzikle ortaya bir saatlik dolu dolu bir oyun çıkıyor.

Tıpkı oyundaki gibi benim bu günlüğü yazarken de arka fonda Louis Armstrong – What A Wonderful World çalıyordu. Okurken de aynı etkiyi vermesi umuduyla bu günlüğü bitiriyorum.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Koffi Kwahule
Çeviren: Ezgi Coşkun
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Oynayanlar: Ezgi Coşkun, Caner Cindoruk
Süre: 55 dakika (Tek perde)