İzledim: Cimri

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika

Karakterlere gelince ise ben en çok Harpagon rolündeki Mehmet Ali Kaptanlar’ın para hırsı ile yaptıklarını ve evin hem şoförü hem de aşçısı rolünde olan Jacques ustanın aşırı cesaret ve saflık arasında gidip gelen karakterini beğendim.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun Cimri oyununu izledikten sonra yazmıştım üstteki satırları. O oyundan üç sene sonra Özgür Hanım‘la birlikte tekrar izledik Cimri’yi. Bu defa Kocamustafapaşa’daki Çevre Tiyatrosu‘nda Tansu Biçer yönetmenliğinde bir Semaver Kumpanya yapımı olarak. Uzunca bir süredir aklımızda atıl olarak duran eylemin rahatını Nihat Sırdar‘ın Otuzbeş’i Beklerken kitabının etkisiyle bozunca kendimizi bir Pazar günü Kocamustafapaşa’da bulduk. Hem daha önce yolumuzun düşmediği bir semt olmasının çekincesini hem de hafta sonu trafiğini göz önünde bulundurarak bir hayli erken düştük yollara. Nihayetinde Eminönü’nden bindiğimiz 35 numaralı otobüsle ulaştık Çevre Tiyatrosu’nun birkaç yüz metre yakınına. Otobüsten iner inmez Çevre Tiyatrosu sokağı karşıladı bizi. Sokağın içerisine ilerlediğimizde ise Çevre Berber, Çevre Düğün Salonu gibi Çevre Tiyatrosu ile özdeşleşmiş mekanların hemen sonunda gişesine vardık Çevre Tiyatrosu’nun. Daha doğrusu Semaver Kumpanya’nın. Önceki günlerde telefondan ayırttığımız biletlerimizi alıp, oyun saatini beklemeye koyulduk. Oyundan önce fuayede de çok kısa zaman geçirme şansımız oldu. Henüz fuayeye inen merdivenlerdeyken burnumuza bir ahşap kokusu çalındı. Tarih ve yaşanmışlık bir koku olsa hemen hemen böyle bir şey olurdu sanırım. Fuayeyi çevreleyen tiyatro kütüphanesi ve oyun öncesinde yapılan piyano dinletisi henüz oyun başlamadan bizi farklı bir dünyanın içine çekmeye yetti.

Moliêre’in 1660’lı yıllarda kaleme aldığı düşünülen Cimri oyunu özetle, paralarına, altınlarına canından çok ehemmiyet veren Harpagon’un aşırı tutumlu karakteri etrafında şekillenen, içerisindeki kadın – erkek ilişkileriyle harmanlanarak maddi menfaatlerin insan davranışları üstündeki komik durumlarını ele alıyor.

Cimriliği ile bilinen, 60’lı yaşlarındaki Harpagon evlenmeye karar veriyor. Kendisine uygun bir eş bulabilmesi için ise çöpçatanlık marifetleri ile ün salmış Frosine’e başvuruyor. Bu izdivaç için semtlerine yeni taşınmış, yaşlı annesi ile beraber yaşayan Mariane’da karar kılıyorlar. İkilinin yakınlaşmasını sağlamak için çalışmalarına başlayan Frosine, Harpagon’un oğlu Cléante ile Mariane arasındaki yakınlaşmayı öğrenince baltayı taşa vuruyor. Tüm bunlar sürerken bir yandan yanında çalışan Valére ile kızı Elise arasındaki ilişkiden de habersiz olan Harpagon evinin bahçesinde sakladığı altınlarının çalınmasının ardından zaten altınlarından başka bir şey görmeyen gözleri iyiden iyiye diğer tüm olaylara kör oluyor ve yaşanan olayda tüm şehri sorumlu tutarak altınlarının derdine düşüyor.

Bütün şehri ve kenar mahalleleri tevkif etmenizi istiyorum.
Harpagon

Oyunda Harpagon karakterini Serkan Keskin canlandırıyor. İkimiz de kendisini tiyatro sahnesinde ilk defa izledik. Ama kesinlikle son olmayacağına dair hemfikir bir şekilde ayrıldık oyun sonunda salondan. Benim kişisel olarak en çok beğendiğim karakterler ise Frosine rolündeki Sezin Bozacı ve Jacques Usta rolündeki Yavuz Pekman oldu. Sezin Bozacı’yı oynarken hissettirdikleri ile Yavuz Pekman’ı ise oyundaki bir nevi stratejik konumu ve bir anlamda oyunun özeti sayılabilecek karakteriyle severek izledim. Paranın ve tahakküm kurma hırsının insan davranışları üstündeki etkileri en net Jacques Usta karakteri üzerinde görülüyor. Onun dışındaki diğer tüm karakterlerin para ile olan münasebetleri oyunun başından sonuna kadar aynıyken Jacques Usta’nın başlangıçlarda barındırdığı sağlam karakterini sonraları çıkar uğruna şekillendirmeye çalışması ve oynadığı oyunların başına daha büyük işler açmasından sonraki sözleri de bunu destekler nitelikte.

Hey Allahım, ne yapsam? Doğru söylerim döverler, yalan söylerim asarlar.
Jacques Usta

İstanbul Devlet Tiyatrosu ve Semaver Kumpanya yapımlarında oyunun finalleri farklılık gösteriyordu. Bu nedenle oyun metnini de okumak istedim. İki oyunun da yararlandığı, oyunun Fransızca aslından yapılan Sabahattin Eyüboğlu çevirisini okudum. İki yapımın da oyun finalini metinde olmayan ufak değişikliklerle farklı yorumladıklarını fark ettim.

Son olarak Harpagon’un birkaç aklıselim repliği ile günlüğü bitirmiş olayım.

Yetişin! Hırsız var! Yakalayın! Adam öldürüyorlar! Can kurtaran yok mu? Hak, adalet nerede? Allah yok mu? Vurdular! Canımı aldılar!
Harpagon

Oldu bana olanlar. Param! Zavallı paracığım!
Harpagon

Hadi, gelsin çabuk jandarmalar, polisler, tüfekler, hâkimler, mahkemeler, işkenceler, darağaçları, cellatlar! Astıracağım, bütün dünyayı astıracağım. Yine de paramı bulamazsam kendi kendimi asacağım!
Harpagon

Bütün hukukçular bu işi ele almak zorundadırlar. Param bulunmayacak olursa bütün mahkemeleri mahkemeye vereceğim.
Harpagon


Güncelleme: 13 Ağustos 2017

Cimri’yi Özgür Hanım‘la birlikte 5 ay önce Kocamustafapaşa’da izlemiştik. Geçtiğimiz Perşembe akşamı uzun bir kuyruk bekledikten sonra Özgürlük Parkı Açık Hava Sahnesi‘nde yeniden izledim. Şu ana kadar festivalin en yoğun izleyici katılımı olan oyun oldu benim gözlemlediğim kadarıyla. Diğer oyunlar için 7 buçuk – 8 arası başlayan sıra 6 buçukta oluşmaya başlamıştı.

Oyunu yine çok beğendim. Serkan Keskin’i sahnede izlemek ayrı bir keyifmiş, bunu çok geç fark ettim sanıyorum. Frosine rolündeki Sezin Bozacı yine harika.  Daha uzun seneler sürsün Semaver Kumpanya’nın Cimri’si, bulunmasın Harpagon’un parası kolay kolay. Semaver Kumpanya’nın diğer oyunlarını izlemek, Kocamustafapaşa’nın yolunu tekrar tutabilmek için sezonun bir an önce açılmasını iple çekiyorum.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Moliêre
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu
Yöneten: Tansu Biçer
Oyuncular: Ezgi Ulusoy Tamer, Gözden Şencan, Hakan Atalay, İbrahim Barulay, Murat Kılıç, Rojhat Özsoy, Saniye Samra, Selen Şenay, Serkan Keskin, Sezin Bozacı, Uğur Senkeri, Yavuz Pekman
Süre: 2 saat 30 dakika (2 perde)