İzledim: Samanyolu’nu Bilir misiniz?, Limon, Suzy Storck

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Samanyolu’nu Bilir misiniz? Davran Tiyatrosu‘nun ikinci yapımı (ilki yeniden sahnelenen Üçü Bir Arada) Samanyolu’nu Bilir misiniz? oyununu Kozyatağı Kültür Merkezi‘nde izledim. Mart ayı içerisinde izlemeyi planladığım oyunlar, ya oyuncu rahatsızlığından ya da kar yağışından ötürü iptal edildi. Samanyolu’nu Bilir misiniz? de yoğun kar yağışı ihtimalinden dolayı oyun iptallerinin bolca olduğu bir akşamda oynandı. Karl Wittlinger‘ın metni, Sevim Özakman çevirisiyle sahneleniyor. Aynı zamanda rollerini paylaşan Cem Davran ve Hakan Gerçek birlikte sahneye koyuyorlar oyunu. Oyunun ana karakterlerini bir doktor ve hasta oluşturuyor. İçinden geçtiği savaş atmosferinde kimliğini kaybetmiş bir hasta, başvurduğu asabiye doktoruyla başından geçenleri konu alan bir tiyatro metni paylaşıyor. […]

Devamı  


İzledim: Ormanlardan Hemen Önceki Gece

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Dile kolay, bir buçuk sene olmuş. En son canlı kanlı bir tiyatro oyununu 2020’nin şubat ayında Bakırköy’de izlemiştim. En baştan söyleyeyim, unutmuşum. Bir tiyatro oyununu izlemeden önce neler yapıyordum, nasıl hazırlanıyordum, neler okuyup neler izliyordum, hepsini unutmuşum. Üstüne üstlük bir oyunu pürdikkat izleme yetimi de handiyse kaybetmişim. Eski normalde hiç âdetim değildi, oyun sırasında telefon kurcalamaya yeltenmek veya on dakikada bir amaçsızca saate bakmak. Epey de atıp tutardım böyle izleyicilere. Geçen akşam hepsini bir bir yaptım bunların. Yakın zamanda yeniden evlere kapanmazsak -ki kapanacağız gibi gözüküyor- önceki tiyatro izleme pratiklerimi tekrar ede ede yeniden kazanmak niyetindeyim. Bu hâlimden pek hazzetmedim […]

Devamı  


İzledim: Yeni Bir Şarkı

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Moda Sahnesi‘nin bu sezon sahnelemeye başladığı Yeni Bir Şarkı oyununu dün matine temsilinde izledim. Böylelikle yeni tiyatro sezonunu da açmış oldum. Marguerite Duras‘ın kaleme aldığı oyun, Kemal Aydoğan yönetmenliğinde sahneleniyor. Oyunun çevirisi ise Murat Erşen‘e ait. Oyun, ayrılmalarının üzerinden üç sene geçmiş bir çiftin, boşanma işlemlerinin son aşamasını tamamlamak üzere son defa bir araya geldikleri akşamda başlıyor ve takip eden gecenin sabahında son buluyor. Beraber oldukları dönemde uzun süre konakladıkları, kendileri için oldukça husisi bir öneme sahip olan otelin lobisinde buluşuyorlar. Daha doğrusu şehirdeki işlerini hallettikten sonra ikisini de ayakları oraya götürüyor. Çift, karşılaştığı andan itibaren nezaketi elden bırakmayarak ama […]

Devamı  


İzledim: Ağaçların Kokusu

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Moda Sahnesi‘nin Ağaçların Kokusu oyununu, geçtiğimiz hafta sonu matine temsilinde izledim. Eylül ayında sezonun ilk oyunu olarak izlediğim Kıyı‘dan sonra Moda Sahnesi’ne yolumun düşmediğini bu günlüğü yazarken fark ettim. Olabildiğince farklı salonlarda oyun izleme niyetiyle başlamıştım bu sezona da. Yine pek becerebildiğim söylenemez. Alışkanlıklar kolay kolay değişmiyor ama elimden geldiğince farklı sahneler görmeye çalışıyorum. Bu ay içerisinde pek aşina olmadığım Kadıköy Theatron ve Entropi Sahne‘de iki oyun izleyeceğim. Theatron’da daha önce BAM‘ın Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin oyununu izlemiştim ama Entropi Sahne’deki ilk oyunum olacak. Ağaçların Kokusu, Koffi Kwahule‘un kaleme aldığı bir oyun. Oyunun oyuncularından Ezgi Coşkun‘un çevirisiyle sahneleniyor. Moda Sahnesi’nin ilk Koffi […]

Devamı  


İzledim: Kıyı

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Moda Sahnesi‘nin Kıyı oyununu bu sezonun üçüncü oyunu olarak bir cumartesi günü matine temsilinde izledim. Böylece en son geçtiğimiz mart ayında Bakırköy Belediye Tiyatroları‘nın Seni Seviyorum Türkiye oyununu izlemek için gittiğim Moda Sahnesi’nin Büyük Salonu’na yeniden yolum düşmüş oldu. Yaz aylarına girerken aynı salonda Bira Fabrikası oyununu yeniden izlediğimi henüz anımsayabildim. Daha önce Yanık isimli oyunu Devlet Tiyatroları‘nda oynanan Wajdi Mouawad‘ı ben Kıyı ile tanıdım. Moda Sahnesi’nin yapımları ekseriyetle benim için yeni yazarlarla tanışma vesilesi oluyor. Yalnızca Shakespeare oyunları burada bir istisna olabilir. Ama onlarda da sahneleme tercihleri sebebiyle daha önceki olası tanışmaları göz ardı edebiliyorum çoğu zaman. Kıyı, hiç beklemediği […]

Devamı  


İzledim: Arıza (Blue-s Cat)

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Moda Sahnesi‘nin yeni yetişkin oyunu Arıza‘yı dün akşam prömiyerinden bir sonraki temsilinde izledim. Bu defa oyundan önce prova notlarını okuma fırsatım olmadı. Prova sürecinden yalnızca birkaç fotoğrafa rastlamıştım. Bu günlüğü yazmaya başlamadan önce tüm prova notlarını okuyup, kendimi zihnen oyun hakkında birkaç cümle kurmaya hazır hâle getirdim. Oyunun yazarı Koffi Kwahule. Moda Sahnesi’nin 2015’in mart ayından bu yana sahnelediği Bira Fabrikası oyununun da yazarı aynı zamanda. (Bu arada Bira Fabrikası’nı becerebilirsem bu sezon bitmeden, beceremezsem önümüzdeki sezonun hemen başında yeniden izleme sözünü kendime vermiş olayım. İlk izleyişimin üstünden üç sene geçmiş. O dönem oyunun üzerine çok fazla kafa yormadan, fazlasıyla yüzeysel […]

Devamı  


İzledim: Köleler Adası

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Moda Sahnesi‘nin yeni oyunu Köleler Adası‘nı ilk temsilinden bir gün sonra, dün akşam Moda Sahnesi’nde izledim. Fransız yazar Pierre De Marivaux‘un kaleme aldığı oyunu yine Moda Sahnesi’nin Bira Fabrikası ve Roberto Zucco oyunlarının çevirisini yapan Ezgi Coşkun Türkçeye çevirmiş. Kemal Aydoğan oyunu yönetirken, sahne tasarımını Bengi Günay yapmış. Oyun bir adada geçiyor.  İsmiyle müsemma bir Köleler Adası. Zamanında efendilerinin elinden kurtulan köleler bir adayı kendilerine yurt bilip kendi ideal düzenleriyle yaşanacak bir yer hâline getiriyorlar. Yalnızca kölelerin yaşayabildiği bu ada efendilerin gözlerini korkutacak bir kara parçasına da dönüşüyor aynı zamanda. Çünkü köleler adaya ayak basan efendileri sorgusuz sualsiz öldürüyor. Yani başlarda […]

Devamı  


İzledim: Fırtına

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Moda Sahnesi‘nin Fırtına oyununu geçtiğimiz Pazar günü Özgür Hanım‘la birlikte izledik. Fırtına, sahnenin yeni ve beşinci sezon açılış oyunu olmakla birlikte benim de yolumun daha önce yine Moda Sahnesi aracılığıyla kesiştiği bir oyun. 2016’nın mart ayında Moda Sahnesi’nde Shakespeare ile Düşünmek isimli bir dizi seminere katılmıştım. Emine Ayhan‘ın konuşmacı olarak yürüttüğü bu seminerlerde haftalık okuma programımızda olmamasına rağmen son hafta Emine Ayhan’ın ricasıyla okumuştuk Fırtına’yı. Oyunu izlemeden önce yeniden okumayı, unuttuğum epey şeyi yeniden hatırlamayı ihmal etmedim. Oyun izlediğim diğer sahnelere nazaran Moda Sahnesi oyunlarıyla mesaim daha fazla sürüyor. Oyun provalarının başlamasıyla birlikte benim için de bir süreç başlıyor. Bu süreçte […]

Devamı  


İzledim: Bir Başkadır A.

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Moda Sahnesi‘nin yeni oyunu Bir Başkadır A.‘yı prömiyerinden hemen sonraki gösterimi ile geçtiğimiz hafta içerisinde izledim. Daha önce oyun ve yazarları ile herhangi bir tanışıklığım olmamasına rağmen vakit buldukça prova notlarına göz gezdirdiğimden olacak ki oyun günü sahnede karşılaşacaklarım konusunda az da olsa kendimi fikir sahibi hissederek buldum büyük salondaki koltuğumu. Moda Sahnesi’nin diğer oyunlarında da okumaya çalışıyorum prova notlarını. Özellikle oyunların kitap listelerini takip edip, o an için hızlı bir şekilde temin edip okuyamasam da bir yerlere not ediyorum okumak isteyeceklerimi. Keşke diğer tiyatrolara da örnek olarak yaygınlaşsa bu prova notlarının erişilebilir olması. İzleyici olarak benim de oyun öncesi bir hazırlık sürecine girmemi sağlıyor. […]

Devamı  


İzledim: Torun İstiyorum

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Tesadüftür ki sezonun henüz başında izlediğim ilk iki oyun çok yakın zamanlarda prömiyerlerini yapmış oyunlardı. İlki İstanbul Şehir Tiyatroları’ndaki Saadet Hanım‘dı. İkincisi ise Moda Sahnesi‘nin sahneye koyduğu Torun İstiyorum oldu. Oyunu geçtiğimiz hafta sonu matine gösteriminde Özgür Hanım‘la birlikte izledik. Moda Sahnesi’nin sahneye koyduğu özellikle Shakespeare oyunları çeşitli çevrelerce oyunların farklı sahnelemeleri ile kıyaslanıyor. Onlara pek benzemediği için zaman zaman ağır bir dille eleştiriliyor. En çok da “yerelleştirme” konusunda. Risale okuyan bir Ophelia veya Doğu şivesi ile konuşan bir Nick Bottom, Shakespeare oyunlarını bugüne kadar alışılagelmiş sahnelemelerden izlemiş izleyicilerin ön yargısına maruz kalabiliyor. Buna kendim de şahit oldum. Farklı bir sahnenin fuayesinde oyunun […]

Devamı