İzledim: Kadınlar, Filler ve Saireler

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaKadınlar, Filler ve Saireler oyununu annemle birlikte Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde izledik. Benim yakın zaman için izleme planı yaptığım bir oyun değildi. Annemin birkaç alternatif arasından seçtiği bir oyun oldu. O nedenle oyunu izlemeden önce herhangi bir beklentim veya ön araştırmam yoktu. Fakat oyundan sonra keyifli bir iki perde izlemiş olarak çıktım salondan.

Yunus Emre Gümüş‘ün kaleme aldığı Kadınlar, Filler ve Saireler derdi birbirinden farklı nedenlerle bir şekilde aşka düşmüş birbirine komşu üç kadının hikayesi. Aynı apartmanda kapı komşusu olmalarına rağmen birbirini tanımayan bu üç kadının hayatlarının erkeğini bulma yolundaki trajikomik hikayesi iki perde boyunca izleyiciyi de peşinden sürüklüyor. Bu üç kadından ilki Açelya Topaloğlu‘nun canlandırdığı, diğer ikisine göre çok daha genç olan karakter. Kendi deyimi ile beyaz atlı prensini arayan karakter mutlu olabilmek için şansını sürekli deneyen karakterin ilişkileri çoğu zaman istediği kadar uzun sürmüyor. Bir diğeri Yasemin Çonka‘nın canlandırdığı karakter. Kendisini seneler önce terk eden sevgilisinin bir gün pişman olup, geri döneceğine dair bitmez tükenmez bir inanca sahip. Sonuncusu ise Vahide Perçin‘in canlandırdığı orta yaşlarının biraz üstünde bir kadın. Yaşadığı bir sağlık sorunu nedeniyle mümkün olabilen en kısa sürede çocuk sahibi olma isteğini paylaşabileceği bir eş adayı arama telaşında çıkıyor karşımıza.

Benzeri oyunları izlerken ekseriyetle yaşadığım bir his var. Karakterlerin birbirinden bağımsız hikayeleri olan oyunlarda bir karakterin hikayesi ve dolayısıyla akabinde oyunculuğu benim için diğerlerinden bariz bir şekilde ayırt edilebilir hale geliyor. Oyunun bir yerinden sonra o karakterin hikayesi diğer karakterlerinkinden çok daha fazla ilgilendirir hale geliyor beni. O karakterin sahnesi daha fazla olsun, o karakterin çıkmazları çok daha hızlı çözüme ulaşsın istiyorum. Sanıyorum bir tiyatro izleyici profili açısından pek doğru bir şey değil bu. Çünkü bu sürede oyun akmaya devam ediyor ve muhtemelen ben diğer karakterlere dair bazı önemli detayları kaçırıyor oluyorum. Fakat bu oyundaki karakterlerin hepsi bir araya gelerek kendi sahnelerinde bireysel, nihayetinde ise ortak bir hikaye anlatıyorlar izleyiciye. Karakterleri tek tek düşündüğümde bireysel hikayelerine uzunca bir süre ortak olma fikri bana pek keyif vermezken hepsinin farklı özellikleri bir araya gelince oyun keyifli bir seyre dönüşüyor.

Oyunu ilk gördüğümde ismi çok hoşuma gitmişti. Oyunun ikinci perdesinde dış sesler tarafından seslendirilen kısa metinlerle de oyun isminin oyun içeriği ile olan bağlantısını kavrayınca daha çok sevdim. Oyunun dekorunu Barış Dinçel tasarlamış. Nasıl bir tesadüf bilmiyorum ama dekorunu beğendiğim veya farklı bulduğum oyunların arkasından sürekli Barış Dinçel imzası çıkıyor. Daha önce İstanbul Halk Tiyatrosu‘nun Bezirgan ve Tatbikat Sahnesi‘nin artık sahnelemediği Ceza Külliyesi oyununda da kendisinin imzası vardı. Bir dekor tasarımı üzerine derinlemesine fikir yürütebildiğimi sanmıyorum fakat Barış Dinçel’in işlerinin kalitesinin çıplak gözle fark edilebildiği muhakkak.

Özetle Kadınlar, Filler ve Saireler izleyiciyi yaklaşık iki saat süresince zaman zaman eğlenceli zaman zaman hüzünlü ama tamamı insana dair kadın merkezli hikayelerin peşinden götüren, izlenilesi bir oyun.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Yunus Emre Gümüş
Yöneten: Özen Yula
Dekor Tasarımı: Barış Dinçel
Dış Sesler: Sungun Babacan, Nurgül Yeşilçay
Oyuncular: Açelya Topaloğlu, Yasemin Çonka, Vahide Perçin
Süre: 1 saat 45 dakika (2 perde)