Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika

Bir oyunun prömiyerini izleme isteğim var bir süredir ve buna adım adım yaklaşıyorum. Moda Sahnesi‘nin yeni oyunu, Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz 7 Ocak’ta prömiyer yaptı, ben 8 Ocak’taki temsilini izledim. Yakında bu isteğimi gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum.

Oyunun konusundan önce kısaca künyesinden bahsedeyim. Moritz Rinke‘nin kaleme aldığı oyunun yönetmeni Moda Sahnesi’nin diğer tüm oyunlarda olduğu gibi Kemal Aydoğan. Oyunun rollerini ise Sermet Yeşil, Berfu Öngören, İnan Ulaş Torun ve Özlem Taş paylaşıyorlar. Özlem Taş dışındaki tüm oyuncuları tiyatro oyunlarından veya televizyon dizilerinden simaen tanıyordum, kendisini ilk defa izledim. Şu sıralar Şubat‘ı izliyorum. Sermet Yeşil’in orada oynadığı rolü çok beğendiğimden açıkçası oyun öncesinde en çok merak ettiğim oyuncu da kendisiydi.

(Burada bir başka oyuncu için bir parantez açmam gerekiyor. Yine Şubat’ta da oynayan, Nadir Sarıbacak. Uzak İhtimal, Sen Aydınlatırsın Geceyi, Yozgat Blues, Beş Kardeş, Ben de Özledim, Kış Uykusu, Gişe Memuru gibi birçok film ve dizide oyunculuğunu hayranlıkla izlediğim Nadir Sarıbacak’ı tıpkı Sermet Yeşil gibi tiyatro sahnesinde de izlemek istiyordum. Geçtiğimiz haftalarda Seyyar Sahne’nin Yeraltından Notlar’ın da izleme fırsatı buldum. Onunla ilgili günlük buradan okunabilir. Moda Sahnesi’nin hakkını yemeden parantezi kapatayım.)

Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz oyununda işleri gereği evlerini bir süreliğine değiştirmek durumunda olan iki çiftin hikayesi anlatılıyor. Sebastian (Sermet Yeşil) ve Hannah (Berfu Öngören) çifti, henüz taşınma hazırlıklarını bitirmemişken, Roman (İnan Ulaş Torun) ve Magdalena (Özlem Taş) çifti eşyalarını çoktan toplamış yeni evlerinin yolunu tutmuş oluyorlar. Sebastian’ın bu taşınmayı gereksiz bulması ve evinden ayrılmak istememesi üstüne Hannah ile yaşadıkları tartışmalardan dolayı evi bir türlü terkedemiyorlar. Yeni çiftin eve gelmesi ile de işler iyice sarpa sarıyor. Çiftlerin birbirini tanımaya başlamasıyla birbirlerine ne kadar zıt karakterlerde oldukları ortaya çıkıyor. Örneğin Sebastian kitaplarla meşgul olmayı severken, Roman işi gereği teknoloji konularında merakı olan birisi olarak çıkıyor karşımıza. Bunlarla ilişkili olarak Magdalena Sebastian ile Hannah da Roman ile yakınlaşmaya başlıyor.

Oyun iki perde olarak sahneleniyor. Oyunun dekoru Moda Sahnesi’nin diğer oyunlarında olduğu gibi yine oldukça sade. İki kapılı bir duvar, birkaç sandalye ve birkaç kitaptan oluşan, yalnızca ihtiyaç duyulan eşyaların yer aldığı bir dekor tasarlamış Bengi Günay. Oyunu ifade etmek için fazlasıyla yettiğini düşünüyorum. Sahneye ilk girdiğimde biraz yadırgasam da artık alıştım sanırım Moda Sahnesi’nin dekor tasarımlarına. Oyun başladığı zaman oyunculukların, hikayelerin aklıma dekor ile ilgili bir şey getirmeyecek kadar beni etkileyeceğini biliyorum artık.

Özetlemem gerekirse, bir ev değişikliği sebebiyle farklı sosyal statülerde olan iki çiftin ve çiftler içerisindeki bireylerin çatışmasını konu alan bir oyun Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz. Moda Sahnesi’nde şu ana kadar izlediğim hiçbir oyunundan mutsuz, beklentimin altında bir performans izleyerek çıkmadım. Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz da bu geleneği bozmayan bir oyun oldu.

Unutmadan söyleyeyim. Oyunun yazarı Moritz Rinke, oyunun promiyerini izleyebilmek için Almanya’dan kalkıp Kadıköy’e gelmiş. Alın size prömiyer izlemek için bir sebep daha.