İzledim: Ev’vel Zaman

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaGülce Uğurlu ve İstanbul Tiyatro Festivali ortak yapımı olan Ev’vel Zaman oyunu Taşra Kabare‘de izlediğim ilk oyun oldu. Sezon içerisinde birkaç defa gözüme çarpmasına rağmen izlemeyi ertelediğim oyunun muhtemeldir ki bu seneki son gösterimlerinden birisini bir Pazartesi akşamı izleyebildim.

Oyun İlkin ve Veda ismindeki iki kız kardeş ve onların çocukluk arkadaşları Erdem‘in etrafında şekillenen bir hikâye üzerinden kimileri için kent yaşamının büyük sorunlarından olan kimileri için ise eşi benzeri bulunmaz bir gelir kapısı olarak görülen kentsel dönüşüm mevzusunu konu olarak ele alıyor. Oyundaki kız kardeşlerden ilki Veda. Veda doğduğundan bu yana anneannelerinden kalan, 90’lı yılların başında gerçekleşen elim bir yangın olayından sonra yıkılıp yeniden yapılan evlerinde yaşıyor. İlkin ise üniversite okumuş, üniversiteyi bitirdikten sonra çalışmaya başlamış ve sevdiği adamla evlenmiş bir kadın. Özetle kendine doğup büyüdüğü semtten uzak, kardeşininkinden farklı bir hayat kurmuş. Bir müddet sonra İlkin’in mevcut düzeninin bozulmasının ardından kardeşiyle yolları tekrar kesişiyor. Tam da Veda anneannelerinden kalan evlerini satıp, kendine bir iş kurmanın planlarını yaparken. Yaşanmışlığa değer verme konusunda birbirine taban tabana zıt olan bu iki kardeşin evlerini satıp satmama konusundaki münakaşalarına çocukluk arkadaşları Erdem de Veda’nın yanında artı bir güç olarak katılıyor. Hem de kendince çok haklı gerekçelerle.

Bugüne kadar iki farklı semtte yaşanan kentsel dönüşüm süreçlerinin birisine çok yakından şahitlik edip diğerinin de bizzat içerisinde bulundum. Bu sebepten olacak ki oyunun derdi bana oyunu beraber izlediğim arkadaşlarımdan daha çok temas etti ve etkisi daha uzun sürdü. Hasbelkader bir oyunun işlediği konuya bu denli içinden hâkim olmak kişisel seyir deneyimlerime göre oldukça riskli. Çünkü sahnede yapılacak olan yersiz bir mübalağa ya da teknik bir hata izleyici olarak benim oyundan aldığım keyfi hatırı sayılır oranda azaltıyor. Özellikle Ev’vel Zaman gibi güncel ve sosyal bir konuya parmak basan oyunlarda bu durum kendisini daha belirgin bir şekilde gösteriyor. Benzeri durumlarda oyun bitip de salondan çıkarken kendimi iyi niyetle fakat kötü seçimlerle hazırlanmış bir oyun izlemiş olarak buluyorum. Ev’vel Zaman oyununda bunların hiçbiri olmadı. Oyunda kullanılan dil ve üslup konuyu öyle güzel bir yerinden yakalıyor ki konu gerçekliğinden bir an olsun uzaklaşmıyor. Kentsel dönüşümün iki kardeş özelindeki bireysel etkisinden, kent yaşamının toplumsal dinamiklerine olan etkisine kadar birçok konuya değiniyor oyun. Bunun yanında Erdem karakteriyle kentsel dönüşümü bir rant aracı olarak gören düşünce topluluğunun fikirlerine de bir ışık tutuyor.

Oyunun yazarı ve yönetmeni Gülce Uğurlu. Daha önce yine kendisinin yazdığı İstenmeyen oyununu izleme şansım olmuştu. O oyunda kentten azade olarak ülkenin geçirdiği bir dönüşüm ele alınıyordu. İki oyunu ele alarak metinlerde yarattığı dili beğendiğimi söyleyebilirim. Oyunculardan Esme Madra‘ya tiyatro sahnesinden değil sinema filmlerinden aşinayım. Kendisini Çoğunluk ve Nefesim Kesilene Kadar filmlerinde, Bedir Bedir‘i ise Gülce Uğurlu’nun sözünü ettiğim İstenmeyen oyununda ve İkinci Kat‘ın Emrah Serbes‘in aynı isimli öyküsünden sahneye taşıdığı Üst Kattaki Terörist oyununda izlemiştim. Oyunculuğuna yabancı olduğum tek isim İlkin rolündeki Funda Eryiğit‘ti. Tüm oyuncuları oyunun fiziksel şartlarını da ayrıca göz önünde bulundurarak çok beğendiğimi söyleyebilirim.

Oyunda hareketli bir dekor kullanılmış. Fakat bu dekoru tiyatro çalışanları değil oyuncular sahneye göre konumlandırıyor. Oyunun hemen başında yerde anlamsız şekilde duran tahta parçaları konunun ilerlemesiyle birlikte birer mezar taşı, bina, yemek masası veya kıyafet olarak tahayyül etti zihnimizde. İlk defa karşılaştığım enteresan bir sahneleme biçimiydi. Oyuncuları fiziksel olarak çalıştırmakla birlikte izleyicileri de zihnen bir çalışmaya itti. Özetle Ev’vel zaman konusu ve oyunculuklarıyla beğendiğim, sahnelemesi ile ufkumu açan bir oyun oldu.

OYUN KÜNYESİ
Yazan ve Yöneten: Gülce Uğurlu
Sahne Tasarımı: Meryem Bayram
Oynayanlar: Bedir Bedir, Funda Eryiğit, Esme Madra
Süre: 1 saat 10 dakika (tek perde)