İzledim: Ferhangi Şeyler

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika

Güncelleme: 27 Mayıs 2014

Oyunu Kozyatağı Kültür Merkezi içerisindeki Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan sahnesinde izledim. Çok uzun zamandır Ferhan Şensoy‘u sahnede izlemek istiyordum ama gerek günlük işlerden gerek de Ferhan Şensoy’un oyunlarını oynadığı Ses Tiyatrosu‘nun olduğu Avrupa Yakası’na yolumun pek düşmemesinden dolayı bu isteğimi bir süre ertelemek zorunda kaldım. Geçen ay içerisinde Ferhangi Şeyler‘in Kozyatağı Kültür Merkezi’nde oynanacağını öğrendikten sonra biletlerin satışa çıkmasını beklemeye başladım. Biletlerin satışa çıktığı ilk gece de salondaki yerimi ayırttım.

Ferhan Şensoy’a olan merakımdan daha önce ufak da olsa Kabare Dev Aynası Tiyatrosu‘nun oyunlarından bahsederken söz etmiştim. Vakit buldukça Ferhan Şensoy’un kitaplarını okumaya, eski tiyatro kayıtlarını izlemeye çalışıyorum. İlk defa Ferhangi Şeyler’de sahnede izleme fırsatım oldu.

Biraz oyundan bahsedecek olursam, Ferhangi Şeyler, Ferhan Şensoy’un 1987 yılından beri oynadığı bir oyunmuş. Oyunmuş diyorum çünkü dile kolay, benim izlediğim oyunun 1828. gösterimiydi. Tek kişilik olan oyunda ev sahibi Orkinos, avukat Tayfun, bakkalın çırakları gibi hayali karakterler de yer alıyor. Ferhan Şensoy iki buçuk saat boyunca bu hayali kahramanlar ile uğraşıyor, başından geçen olayları anlatıyor, zaman zaman bağlamasını eline alıp türküler söylüyor, günlük gazeteleri kendine has üslubuyla yorumluyor. Zaman zaman izleyiciler ile diyaloglara giriyor. Oyunda senelerdir sabit olan karakterler olsa da Ferhan Şensoy izleyiciler ile girilen diyaloglarda, gazetelerdeki haberlerin yorumlanmasında herhangi bir yazılı bir metne kalmadan doğaçlama yapıyor. Tüm bunlar ile beraber oyunu izlemeye gelen izleyicilere zaman zaman kahkalar ile güldürdüğü, zaman zaman da Aşık Mahzuni Şerif, Turgut Uyar gibi isimleri anması ile hüzünlü bir akşam geçirtiyor.

Vakit buldukça Ferhan Şensoy’un kitaplarını okumaya çalıştığımı söylemiştim. Okumak istediğim birkaç kitabını internet üzerinden ya da mağazalardan bulamıyordum. Oyunu izlemek için salona girerken gördüm ki Ortaoyuncular Yayınları‘nın tüm kitapları salon kapısının önüne açılan stantta satılıyor. Oyuna girmeden önce buradan Hacı Komünist ve Kalemimin Sapını Gülle Donattım kitaplarını satın aldım. Stanttaki görevliler oyundan sonra Ferhan Şensoy’un isteyenlerin  kitaplarını imzalayabileceğini söyledi. Oyun bittiğinde salonda yaklaşık 40 kişiydik sanırım kitaplarını imzalatmak isteyenler olarak. Ferhan Şensoy tek tek, dostlukla kitapları imzaladı. Kitaplar akşamdan güzel bir anı olarak kalsa da Ferhan Şensoy’u sahne ışıkları altında değil de yakından görmek, yaşlandığını, yorulduğunu, sahnedeki Ferhan Şensoy ile arasında çok fazla fark olduğunu anlamak hem hüzünlendirdi hem o ana tanık olmanın mutluluğunu yaşattı.

Ferhan Şensoy kitaplarımı imzalarken bir de soru soracak ufak bir vakit bulabildim. Başkaldıran Kurşun Kalem kitabının kapağındaki n harfinin düzene aykırı olmasının alametifarikasını sordum. Tabii bu şekilde rahat rahat değil kelimeler boğazımda yumru olarak. Aynı soruyu muhtemelen daha önce yüzlerce kez cevaplamak zorunda kaldığı için biraz sıkılmış gibi gözükse de yine de kırmadan ufak bir espri ile cevapladı sorumu.


Ferhan Şensoy, bu sezonun son Ferhangi Şeyler’ini 30 Mayıs’ta Ses Tiyatrosu’nda oynuyormuş. İzlemek gibi bir planınız varsa erteleyip, yeni sezona kadar beklemeyin derim.


Güncelleme: 27 Ocak 2016

Ferhangi Şeyler’i Özgür Hanım‘la birlikte Kadıköy Halk Eğitim Merkezi‘nde tekrar izledik bu akşam. İzleme listemdeki değişmez bir oyun olarak her sezon izlemek istiyorum. Umarım uzun yıllar sürdürebilirim bunu.


Güncelleme: 17 Ekim 2016

Bu defa Sercan’la birlikte yine Kadıköy Halk Eğitim Merkezi‘nde izledim Ferhangi Şeyler’i. 2016 senesinde sahnede iki defa izleme şansım oldu Ferhan Şensoy’u. Ama sanırım artık Ses Tiyatrosu‘nda izlemek istiyorum. Ortaoyuncular’ın eski oyunlarının kayıtlarını izledikçe bu isteğim daha da harlanıyor. Önümüzdeki sezon için aklımdaki en öncelikli seyir planım bu.


Güncelleme: 11 Haziran 2018

Ferhangi Şeyler’i bu defa Baba Sahne‘ye yaptığı turnede izledim. Sezon sonuna gelip de henüz izleyemediğime hayıflanırken Baba Sahne’nin oyun programında sürpriz bir şekilde Ferhangi Şeyler’i görmem sanıyorum benim için sezonun en güzel karşılaşması oldu. Ferhangi Şeyler’i bu sezon da Ses Tiyatrosu’nda izleyemedim. Bu gayemi yine önümüzdeki sezona ertelemek zorunda kaldım.

Belki uzunca bir süredir izlememiş olmamdan dolayı bu defa çok heyecanlıydım. Hem oyun öncesinde hem de oyun esnasında ve sonrasında. Aslında tiyatroyu hayatıma başka bir şeyle ikame edilemeyecek şekilde müdahil ettiğimden bu yana her sezon izliyorum, izlemeye çalışıyorum. Ama bir sezonun başında diğer sezonun sonunda izleyince araya iki seneye yakın bir zaman girmiş oluyor. Biletimi alırken seçeceğim koltuğa, Ferhan Şensoy’a imzalatmak istediğim kitaba çok güç karar verebildim. Gündeste ile Ferhantoloji arasındaki atbaşı giden yarışı Ferhantoloji kazandı. Ben de yaklaşık dört seneden fazla bir zaman sonra Ferhan Şensoy’a adımı söylemek suretiyle kurduğum diyalogla birlikte kitabımı imzalatmış oldum. Okuduğum kitapları yazarlarına imzalatma alışkanlığım pek yok. Ferhan Şensoy’un 2014 senesinde imzaladığı Hacı Komünist ve Kalemimin Sapını Gülle Donattım kitapları haricinde imzalı bir kitaba da sahip değilim. Tabii doğrudan yayınevinde imzalanan ve sahaflardan edindiğim başkasına ithafla imzalanmış kitapları saymazsam. Fakat Ferhan Şensoy’dan imza almak bana o akşamı hayatımda en son unutacağım anlardan birine dönüştürüyor. Bu anların hepsi ayrı ayrı çok kıymetli ve biricik. O yüzden aşağıdaki paylaşımı tekrar ederek bitireceğim bu günlüğü.

Ferhan Şensoy, Ferhangi Şeyler’in sonunda “Eda ettik biz bir yüzyılı, güzel olsun bari bizden sonraki. Benim artık kimseye verilecek selamım da kalmadı.” dedikten sonra başladığı türkünün sözlerine yaşını da ekliyor. İlk sahnede izlediğimde “geldim altmış dört yaşıma, aklım erdi başıma” derken artık “geldim altmış yedime” diyor. Oyunun eski kayıtlarını dinliyorum. 30’lu yaşlarından bahsediyor. Buna tanık olmak bile Ferhangi Şeyler’i salt bir tiyatro oyununun ötesinde yaşayan bir tarih olarak görmeme yetiyor.

Bir mümkünsüz: Ferhan Şensoy ismimi yanlış yazacak ve ben onu düzeltecek haddi kendimde bulacağım.