İzledim: Macbeth Mutfakta

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakikaKadro Pa‘nın Macbeth Mutfakta oyununu dün akşam Kadıköy Emek Tiyatrosu‘nda izledim. Burak Tamdoğan‘ın yönettiği oyunu Simge Günsan oynuyor. Ya da oyunun broşürlerinde yazdığı gibi, uyarlamasını yaptığı metni aktarıyor.

Macbeth Mutfakta, türü itibarıyla benim için daha önce tecrübe etmediğim bir oyun oldu. Nesne tiyatrosu olarak isimlendiriliyor. Simge Günsan, Shakespeare‘in Macbeth‘ini bir mutfak masasının üzerinde, bir yemek tarifi etrafında şekillendirerek oynuyor. Masadaki her levazımat hikâyedeki bir karakteri temsil ediyor. Oyunun hemen başında yapılmaya başlanan yemek oyunun finaliyle birlikte izleyiciye servis edilmeye hazır hâle geliyor. Simge Günsan’ın bu yemek için seçtiği isim bir hayli afilli. “İhtiras soslu bir ihanet yemeği: Macbeth usulü kanlı menemen.”

Simge Günsan uyarlama esnasında metni olabildiğince sadeleştirmiş. Uzun replikleri çıkarıp oynayabileceği değil gösterebileceği sahnelerin üzerine eğilmiş. Keyifli ve samimi bir anlatımı var. Oyununun atmosferinden bir anda çıkıp izleyicilerle diyaloğa girerken veya ışık masasındaki arkadaşlarıyla konuşurken görebiliyoruz kendisini. Bunun gibi etkileşim içeren sahneler beni epey güldürdü. Bunun yanında durumun kendisi zaten başlı başına bir şaşkınlığa gark ediyor insanı. Kral rolündeki domates masada bıçaklanarak öldürülürken, kralın trajik sonuna üzülmekle bunun yapılış biçimine kahkahalarla gülmek arasındaki dilemma afallatıyor izleyiciyi.

Bir aptalın anlattığı bir masal bu, kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu.

Oyunun bir saate yakın bir süresi var. Tek perde olarak sahneleniyor. Oyuna giderken hikâyenin bu süreye sığdırılıp sığdırılamayacağı konusunda tereddütlerim vardı. Bahsettiğim sadeleştirmeyle hikâyenin bütünlüğü korunarak çok güzel şekilde kotarılmış bu süre mevzusu. Beraberinde masa üzerindeki her nesne için incelikli bir şekilde kafa yorulduğu da gün gibi ortada. Kral tacından cadılara, mezarlıktan ormana kadar oyundaki her nesne bir şekilde hikâyeye hizmet ediyor. Ben en çok Macbeth’in oğulları rolündeki çeri domatesleri ve Duncan’ın hayaleti rolündeki beyaz plastik çatalı sevdim.

Tiyatro Evi‘nin Ayrılık oyununu izledikten sonra geç saatte eve dönüp omlet yaptığımızı anımsıyorum annemle. Mizansen gereği sahnede pişerken buram buram kokmuştu. Menemen sevenler için Macbeth Mutfakta’nın da benzer şekilde iştah açıcı bir etkisi var. Neyse ki eve dönüp mutfağa girmeye gerek kalmadan sahnede izleyiciye ikram ediliyor. Hem de ekmeğiyle birlikte. Oyunun olumsuz olarak eleştireceğim tek noktası buradaki ekmek seçimi olabilir. Menemenin haysiyetine dilim ekmeği pek yakıştıramadım.

Ben izlerken çok eğlendim Macbeth Mutfakta’yı. Her zaman olduğu gibi hikâyeyi bilmek izlerken büyük bir fayda sağlıyor. Kimi sahnelerde Simge Günsan henüz oyununa başlamadan izleyicilerden gelen kahkahalar bunun ehemmiyetini kanıtlar nitelikteydi. Oyundan çıkıp eve giderken farklı Shakespeare oyunlarını düşündüm aynı mutfak konseptinin içerisinde. III. Richard çok aklıma yattı. Belki Romeo ve Juliet de güzel olabilir. Umarım Simge Günsan ve Burak Tamdoğan da düşünüyordur yeni oyunlar sahneye koymayı.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: William Shakespeare
Yöneten: Burak Tamdoğan
Uyarlayan ve Aktaran: Simge Günsan
Müzik: Evren Gülseven, Argın Aytaç
Süre: 50 dakika (Tek perde)