İzledim: Hayvan Çiftliği

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakikaAltıdan Sonra Tiyatro ve Tiyatro D22 ortak yapımı olan Hayvan Çiftliği oyununu Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi‘nde izledim. Daha önce bir günlükte yazmış olmam lazım ama burada tekrar edeyim. Maltepe Belediyesi, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlediği etkinlikleri izleyiciye ücretsiz olarak ulaştırıyor. Etkinliklere katılmak için kültür merkezinin web sitesi üzerinden etkinlik gününden üç gün önce sunulan davetiyelerden edinmek gerekiyor. Davetiye edinemeyenler için ise etkinlik günü kapıda bir sıra oluşturuluyor. Salondaki boş koltuklara göre bu sıradan salona izleyici alınıyor.

Yeniden oyuna dönersem Hayvan Çiftliği bilindiği üzere bir tiyatro oyunu değil. George Orwell‘ın kaleme aldığı siyasi, eleştirel bir roman. Dönemin sosyalist rejimini ve dolayısıyla Josef Stalin‘i yeren bir fabl. Kısaca konusundan bahsedecek olursam çiftlik hayvanları uğradıkları haksızlıklara bir son vermek için çiftliklerinin sahibi Bay Jones’a karşı bir ayaklanma düzenlerler ve çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Bundan böyle beraber çalışıp, beraber karınlarını doyuracakları, tüm hayvanların eşit haklara sahip olduğu ve en önemlisi yıllardır türlü zararlarını gördükleri insanlara benzemeden yaşayacakları bir çiftliğin hayalini kurarlar. Çiftlikteki yeni düzenlerinin aksamadan devam etmesi için kendilerine ismine yedi emir dedikleri ilkeler belirler. Bunun uğruna canlarını dişlerine takıp çalışmaya başlarlar.

  1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
  2. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
  3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
  4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
  5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
  6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
  7. Bütün hayvanlar eşittir.

Fakat zamanla Napoleon önderliğindeki domuzlar çiftlikteki bazı hayvanların da desteğini arkalarına alarak çiftlikteki en akıllı hayvanların kendileri olduğunu ve kurulan bu yeni düzenin yöneticilerinin yalnızca kendilerinin olabileceğini tüm hayvanlara benimsetir. Çiftlik hayvanları hayati fedakârlıklar yaparak kurdukları yeni düzenin içerisinde Bay Jones önderliğindeki eski düzenlerini arayacak hâle gelirler. Bundan sonrasını bir alıntıyla sürdüreyim. Romanın finali olan bu sahne oyuna birebir olarak bu şekilde uyarlanmamış. Açıkçası oyunun finalinde bu sahneyi gözlerim aradı. Bunun yerine dillere pelesenk olmuş, daha önce çiftlik için oluşturulan tüm ilkelerin yerini alan “Bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.” ilkesiyle bir final sahnesi tercih edilmiş.

Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.

Oyun Yiğit Sertdemir yönetmenliğinde sahneye koyulmuş. Sahneye uyarlaması ise Peter Hall tarafından yapılmış. Oyunda da tıpkı romandaki gibi bir tanrı anlatıcı var. Murat Kapu canlandırıyor. Oyunun oyuncu kadrosunda tek seçebildiğim kişi de yine kendisi. Onun dışında diğer tüm oyuncular Candan Seda Balaban‘ın tasarladığı kostüm ve maskeler altında sürdürüyorlar rollerini. Cem Yılmazer‘in tasarladığı çok katlı dekor sahneyi dikey olarak kullanmaya imkân vermiş. Bu nedenle oyuncular oyun süresince sürekli bu dekor üzerinde inip çıkıyorlar. Oyunun 2 buçuk saatlik süresi de göz önünde bulundurulursa oyuncular açısından ne kadar yorucu olabildiği oyun sonundaki selamlamada net bir şekilde görülebiliyor. Tüm oyuncuların oynadıkları hayvan rollerine göre jestleri var. Oyunun başlarında çok daha sık ve yoğun olan bu jestler sonlarına doğru seyrekleşiyor. Bunda metnin de bir etkisi var elbette. Metin gereği çiftlik hayvanları oyunun sonlarına doğru açlık ve yorgunluğun verdiği etkiyle bitap düşüyor. Oyuncuların da yorgunluğu buna paralellik gösterince reji açısından faydalanılabilecek bir oyun alanı daha açığa çıkmış oluyor.

Altıdan Sonra Tiyatro ve Tiyatro D22’nin ortak yapımı olan Hayvan Çiftliği tam bir ekip çalışması. Derdi Orwell’ın hikâyesini olabildiğince doğrudan izleyiciye aktarmak. Bunu yaparken herhangi bir oyuncunun kişisel yetenek veya tanınırlığını ön plana çıkarmaya çalışmıyor. Metin içindeki şarkılar oyunda es geçilmemiş. Bir müzikal kadar gösterişli ve yoğun olmasa da tüm çiftlik hayvanları tarafından söyleniyorlar. Oyunla ilgili tek olumsuz görüşüm yukarıda da bahsettiğim gibi finali hakkında. Çok etkileyici bir şekilde süren performansın finali gereği yokken popüler bir kaygıyla kurban edilmiş gibi hissettim. Oyun metnin asıl finaliyle sessiz sakin bir şekilde bitmiş olsa ben izleyiciden yine aynı alkışı alacağını tahmin ediyorum.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: George Orwell
Uyarlayan: Peter Hall
Çeviren: Özge Kayakutlu
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dekor ve Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm Tasarımı: Candan Seda Balaban
Oynayanlar: Berkay Ateş, Burçin Yel, Buse Kara, Can Kulan, Doğaç Yıldız, Ece Yaşar, Erkan Baylav, Gamze Güzel, İsmail Sağır, İpek Büyükakın, Merve Yiğit, Murat Kapu, Pelinsu Karayel, Tanıl Yöntem, Zehra Bilgin
Süre: 2 saat 30 dakika (2 perde)