İzledim: Kibarlık Budalası

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaTiyatro Kedi‘nin sahneye koyduğu Moliere‘in Kibarlık Budalası oyunu bu ayki izleme listemde yoktu aslında. Türkan Saylan Kültür Merkezi‘nin programında oyunu görünce Haldun Dormen’i sahnede izleme fikrinin yarattığı heyecanla karar verdim izlemeye.

Oyundan önce çok kısa hikâyesinden bahsedeceğim. Oyunun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘ndan çıkan baskısının çevirisini, oyunun Fransızca aslından yapan Berna Günen aynı zamanda oyuna çok kısa bir de sunuş yazmış. O sunuş yazısında oyunun yazılış süreciyle ilgili enteresan bilgiler vermiş. 1600’lü yılların sonunda Sultan IV. Mehmet, elçi olarak Fransa’ya Nüktedan Süleyman Ağa isimli bir şahsı göndermiş. Fransızlar şahsın geldiğinde saraylarının azametine hayranlık duyacağını, çok etkileneceğini sanarlarken Süleyman Ağa hiç oralı olmamış, en ufak bir beğeni belirtisi göstermemiş. Bunun üstüne Fransa kralı XIV. Louis, Moliere’den gülünç bir Türk oyunu yazmasını istemiş. Rivayete göre böylece Kibarlık Budalası oyunu ortaya çıkmış. Benim gibi bu bilgiye daha önce vâkıf olmayanların içine oyundaki Türk vurgularını görünce bir kuşku düşebilir. Bunu ben de metnini öncesinde okumadığım kimi oyunlarda yaşıyorum. Oyun içerisindeki yerel vurguların oyunun aslında mı olduğu yoksa daha sonra yönetmenin inisiyatifinde yapılan bir yerelleştirme çalışmasının sonucu mu olduğu merakı sarıyor içimi. Fakat Kibarlık Budalası oyununda böyle kuşku götürecek bir vaziyet yok. Nüktedan Süleyman Ağa’yı, dolayısıyla Türkleri bir çeşit onore etmek için Türk karakterler oyunun merkezine saygın bir konumda yerleştirilmiş.

Kibarlık Budalası, bir soylu gibi yaşamak isteyen Mösyö Jourdain‘in hikâyesi. İlerleyen yaşına rağmen mensubu olmadığı bir sınıfın içerisinde görünmek için maddi imkânlarını kullanmaktan çekinmeyerek türlü hocalardan müzik, dans, silah ve felsefe dersleri alan Mösyö Jourdain, kızı Lucile‘i de bir soyluya evlendirmek istiyor. Bu arada kendisi de evli olduğu hâlde bir markiz -soylu kadınların ünvanı- ile evlenmenin planlarını yapıyor. Oyunun komedi unsurlarını arttıran birkaç düğüm noktası var. Bunlardan birisi Mösyö Jourdain’in evlenmek istediği markizle arasında habercilik yapan, Mösyö Jourdain’in hediyelerini markize ulaştıran Kont Dorante‘nin de aynı markize aşık olması. Bir diğeri ise Mösyö Juardain’in kızı Lucile’i soylu olmadığı için vermek istemediği genç Cleonte‘nin, Lucile ile evlenmek için Mösyö’ye türlü oyunlar yapmayı göze alması. Oyun bu şekilde birbirine paralel giden iki farklı evlilik hikâyesiyle sürüyor.

Haldun Dormen oyunda Mösyö Jourdain rolünü canlandırıyor. Kendisini sahnede ilk defa izledim, çok keyif aldım. Gülünç, saf ve cahil bir karakter olan Mösyö’yü  zaman zaman kendine has bir üslupla doğaçlamalar yaparak oynuyor. Diğer oyuncu arkadaşları da bu duruma alışmış olacaklar ki sorunsuzca karşılık veriyorlar kendisine. Tek bir sahnede dahi duraklamadan sürüyor oyun. Haldun Dormen bir röportajında oyunun bugüne kadar 500’e yakın temsil yaptığını bunun dünyanın hiçbir yerinde -belki Fransa hariç- bu kadar uzun süre oynanmadığını söylüyor. Zaman zaman oyuncu kadrosunda değişiklikler de olsa bu kadar uzun süre beraber çalışan bir ekibin Haldun Dormen’in deneyim birikimiyle bu kadar uyum içerisinde oynaması oldukça normal karşılanabilir elbette.

Oyunun dekoru, sahnelemesi, kostümleri o dönemin Fransa’sını yansıtır nitelikte. Oyunla ilgili söyleyebileceğim tek olumsuz şey çıkarılan sahnelerle ilgili olabilir. Oyunun hemen başında Mösyö Jourdain’in hocalarından dersler aldığı, hocalarının birbirleri arasında mesleklerini yücelterek yaptıkları türlü atışmalar var. Epey de uzun bir bölümünü kapsıyor oyun başlangıcının. Bu sahneler hatırlatma niteliğinde çok kısa bir cümleyle geçiştirilmiş. Açıkçası eğlenceli olabilecek bu sahnelerin neden çıkarıldığını merak ediyorum. Bunun dışında oyunun hareketsiz denilebilecek, bol renkli, gösterişli bir sahne tasarımı var. Kişisel olarak pek beğendiğim, ilgimi çeken tasarımlar değil fakat oyunda tercih edilen sahneleme türüne göre oldukça uygun.

Oyun sonunda izleyicilerden en büyük alkışı Haldun Dormen ve eşi Madam Jourdain rolünü oynayan Göksel Kortay aldı.

OYUN KÜNYESİ
Yazan:
Moliere
Uyarlayan: İpek Kadılar
Yöneten: Hakan Altıner
Oynayanlar: Haldun Dormen, Göksel Kortay, Hakan Altıner, Damla Cercisoğlu, Efe Yeşilay, Anıl Yülek, Caner Tör, Reyhan Aydınsel, Burcu Akyürek
Süre: 1 saat 50 dakika (2 perde)