İzledim: Türkiye Kayası “Bir Göç Hikayesi”

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakikaGeçtiğimiz hafta izledim İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahneye koyulan Türkiye Kayası “Bir Göç Hikayesi” oyununu. Günlüğünü henüz yazma fırsatı bulabiliyorum.

Türkiye Kayası oyununda konu olarak çocuklarının eğitimi için Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden dört kişilik bir ailenin Türkiye sınırında başından geçenler ele alınıyor. Oyundaki göç hikayesini tam olarak anlayabilmek için dönemin şartları hakkında fikir sahibi olmak gerekiyor. Bu elbette olmazsa olmaz bir şey değil, ben de oyunu izlerken bunları bilmiyordum. Fakat daha sonra yaptığım ufak bir araştırma ile taşlar yerli yerine oturmuş oldu.

80’li Yıllarda Türkiye – Bulgaristan İlişkileri

Kökleri 1400’lü yılların Osmanlı’sına dayanan Bulgaristan’da azınlık halinde olan Türkler özellikle 80’li yılların sonunda dönemin cumhurbaşkanı Todor Jivkov’un izlediği Bulgarlaştırma politikası nedeni ile büyük baskılar görmüşler. Kendi dillerini konuşamaz, gelenek ve göreneklerini yaşatamaz, Türkçe isimlerini kullanamaz olmuşlar. Bunları kullanmakta direnenler ise cezalandırılmış veya göç etmek zorunda bırakılmış. Türkiye Kayası oyunundaki aile de bu dönemde Türkiye’ye yani ana vatanlarına göç etmek isteyen ailelerden yalnızca bir tanesi.

Tekrar oyuna dönecek olursam aile bütün varlığını arabasına doldurarak Türkiye’ye doğru yola çıkıyor. Fakat Türkiye sınırında aileyi bir sürpriz bekliyor. Yeni çıkan bir yasa sınırdan araba geçirmek için bir vergi ödenmesi gerekiyor. Fakat bizim ailenin ne bu vergiyi ödeyecek kadar parası ne de arabaları olmadan beraberlerinde getirdikleri hayatlarını Türkiye’deki akrabalarının yanına götürebilecek imkanları yok. Sınır memuru ülkenin çalkantılı bir dönemden geçtiğinden dolayı yasaların sürekli olarak değiştiğini, birkaç gün sınırdaki bu serbest bölgede konaklayarak beklemelerini öneriyor aileye. Aile de çaresiz olarak beklemeye başlıyor yasanın değişmesini. Bekleyiş devam ederken evin kızı ısrarla Bulgaristan’a geri dönmek, oğlu ise bir an önce Türkiye’ye gidebilmek istiyor birbirlerinden gizledikleri hayalleri için.

Türkiye Kayası temel olarak trajik konusu olan bir oyun. Fakat oyun içerisindeki karakterler ve aile yapısı Bulgar lehçesi ile de birleşerek çok keyifli bir iki saat sunuyor izleyiciye. Zaman zaman oyuncuların girdiği gülme krizleri, izleyicilerin bir karakterin durumuna hüzünlenirken saniyeler sonrasında bir başka karakterin durumuna kahkahalar ile gülmesi iki saat süren oyunun temposunun sürekli yüksek kalmasını sağlıyor. Özellikle benim gibi haftanın son iş günlerine denk getirirseniz oyunu, tüm haftanın yorgunluğunu üstünüzden atmanızı sağlayabilir. Oyunu izlemek konusunda ikircikleri olanlara kesinlikle tavsiye edebilirim.

Nerede İzledim?

Kadıköy Haldun Taner Sahnesi (Sıra 2, Koltuk 3)

Neler Öğrendim?

– İlk defa Bulgar lehçesi dinledim. Trakya şivesine benziyor fakat kulağa çok daha hoş ve akıcı geliyor.

Yazan: Fehime Seven
Yöneten: Şükrü Türen
Oyuncular: E. Sevtap Çapan, Hakan Yavaş, Hikmet Körmükçü, Kubilay Penbeklioğlu, Nevzat Çankara, Okan Patirer, Selim Can Yalçın