Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaSezon içerisinde merak ettiğim oyunlardandı, Anlatılan Senin Hikayendir. İlk sahnelenmeye başladığında tirat.com.tr için ufak bir duyurusunu da yazmıştım. İsmini ilk duyduğumda Karl Marx‘ın Kapital‘ini aklıma getirdiğinden oyunun yabancı bir yazara ait olduğu düşünmüştüm. Hakkında birkaç şey okuyunca Türk bir yazara, Cengiz Toraman‘a ait olduğunu öğrendim. Kendisi Erzurum Devlet Tiyatrosu oyuncusu. Ayrıca kariyerinde üniversitede öğretim görevliliği, televizyon dizilerinde oyunculuk, tiyatro oyunlarında yönetmenlik ve müzik direktörlüğü gibi detaylar var. Vikipedi’deki sayfasında hakkında yazılanları okudukça imrenmemek elde değil açıkçası.

Cengiz Toraman, 2013 yılında Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda sahneye koymuş Anlatılan Senin Hikayendir oyununu ve iki yıla yakın bir sürede onlarca defa izleyici karşısına çıkmış. 2016 yılının ilk aylarında ise ortak bir arkadaşları vesilesi ile Cengiz Toraman’la tanışan Levent Üzümcü, Tiyatro İstanbul bünyesinde oynamaya başlamış oyunu. Bir nevi Cengiz Toraman’dan bayrak devralmış, ne de güzel yapmış.

Oyunu ofisçe Selamiçeşme Özgürlük Parkı‘nda devam eden Kadıköy Tiyatro Festivali‘nde izledik. Levent Üzümcü’yü geçen sene yine aynı sahnede Yunus ile beraber İstibdat Kumpanyası oyununda izlemiştik.

Bir insanı tanımak demek, onun hikayesini bilmek demektir.

Oyunda Levent Üzümcü üç hikaye anlatıyor izleyicilere. Mehmet dayının hikayesi ile Anadolu’da başlayan oyun, açık denizlerde son buluyor. Hikayelerin hepsinin ortak noktası insana dair olması, bizden olması. Bu yüzden çok samimi, hepsi bizim başımızdan geçmiş gibi. Bir ahbabımızın hayat hikayesini dinliyor gibi dinledik Levent Üzümcü’yü iki saat boyunca. Oyunda yalnızca karakterlerin hikayelerini paylaşmıyor Levent Üzümcü bizlerle. Onların yanında kendi hikayesine de ülkenin gündemine de bir parça dokunuyor. Levent Üzümcü’nün duruşunu da yansıttığı için hem tiyatro sahnesindeki Levent Üzümcü ile hem de içimizden biri olan Levent Üzümcü ile tanışmak için iyi bir fırsat bu oyun.

Her tiyatrocunun imrendiği bir şeydir diye tahmin ediyorum, sahnede oynadığı karakterin kendisi ile ortak noktalarının olması. Nadir Sarıbacak bahsetmişti Yeraltından Notlar oyunundan önce bu durumdan biraz. Oyunun yönetmeni Celal Mordeniz ile birlikte oyuna hazırlanış aşamasında Dostoyevski’nin yeraltı adamına benzer özelliklerini fark etmişler Nadir Sarıbacak’ın. Bundan sonra oyunun çalışmaları farklı bir motivasyon ve heyecanla devam etmiş. Çalışması bu şekilde yapılan oyunun da izleyiciyi sahne üzerinde çok daha fazla etki ettiğini düşünüyorum bir izleyici olarak. Anlatılan Senin Hikayendir oyununda Levent Üzümcü’yü izlerken de Yeraltından Notlar’da Nadir Sarıbacak’ı izlerkenki samimiyeti hissettim.

Her oyundan sonra iyi – köyü yanıma bir şeylerin kaldığını hissediyorum. Ama bazı oyunlar farklı. Ali Poyrazoğlu‘nın Ben Eskiden Küçüktüm oyunun günlüğünde kişisel tarih konusundan bahsetmiştim. Anlatılan Senin Hikayendir gibi birkaç oyun daha var böyle bende farklı bir yere dokunan kişisel tarihimde. Belki oyuncuların yetenekleri, belki samimiyetleri, belki hikayelerinin içtenliği, belki de bunların hepsi etkili oluyor bilemiyorum ama üstünden seneler geçse de unutulmayacak anlar bırakıyorlar arkalarından.

İzleyicilerin talebine bakılırsa, oyun sezonda devam eder sanıyorum. Günlük sonu tavsiyem, aklında olanların, bir şekilde oyundan haberdar olanların ertelemeden izlemeleri olabilir. Hikaye gerçekten bizim çünkü. Geçtiğimiz hafta içerisinde Genco Erkal‘ın Tülay Günal ile aynı sahneyi paylaştığı Güneşin Sofrasında – Nazım ile Brecht oyununun gösterimi durdurulmuştu. Neyse ki bir dizi görüşmeler yapılarak, gösterimlerin devam etmesi kararına varılmış. Velhasılıkelam ertelememek lazım. En çok kendime not olsun bu. Bazı şeylerin dönüşü, tekrarı olmuyor.