Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaİstanbul Şehir Tiyatroları‘nın bu sezon sahnelenmeye başlayan oyunlarından Geç Kalanlar‘ı senenin son haftasında, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi‘nde izledim.
Geç Kalanlar, kendisi de uzun yıllardır Devlet Tiyatroları’nda oyunculuk yapan Pervin Ünalp‘ın kaleminden çıkmış bir oyun. Daha önce Ankara Devlet Tiyatrosu ve Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu tarafından sahnelenmiş. Bu sezon ise Kasım ayının son haftasından itibaren Nihat Alpteki yönetmenliğinde İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde sahneleniyor.
Oyun, ilişkileri bir aldatma sonucunda bitme noktasına gelen bir çiftin başından geçenleri, onları bu ayrılığa sürükleyen nedenlerin görünen ve asıl yüzlerini üslup olarak naif fakat izleyicinin üzerinde bıraktığı etki olarak oldukça sert bir şekilde konu alıyor.
Erkek karakterin bir akşam yatmaya hazırlanırken evinde tanımadığı bir kadına rastlamasıyla başlıyor oyun. Yabancı ve başlarda tehlikeli gibi gözüken bu kadının, çiftin yaşadıkları ve daha sonra hissettikleri üzerine azımsanmayacak bir bilgiye sahip olması erkeği onunla oturup konuşmaya, ondan bir şeyler öğrenmeye teşvik ediyor. Oyunun ilk perdesi erkek ve yabancı kadının, çiftin ilişkileri özelinde kadın – erkek ilişkileri üzerine zaman zaman keyifli, zaman zaman hüzünlü fakat her daim izleyicilerin kendi yaşantılarında şiar edinebileceği nokta atışı tespitlerle sürüyor. Bizler izleyiciler olarak ilk perdede kadının evini terk etmesinin detaylarını da öğrenmiş oluyoruz. Oyunun birinci perdesinin sonundan itibaren ise kadın karakteri de bu yabancı kadınla tanışıyor. Hikayelerini bu sefer de kadının gözünden dinliyoruz. Çiftin ayrılığına neden olan son gece yaşadıkları ile de oyun vurucu bir final yapıyor.
Sahnede izlediğimiz yine bizim yaşantımız, karakterlerin başından geçenler yine bizim anılarımız olduğundan olacak ki oyundaki karakterlere bir isim vermeyi uygun görememiş yazarı Pervin Ünalp. Henüz daha oyunu izlerken bunun ne kadar yerinde bir karar olduğunu bir izleyici olarak görebiliyorum. Oyun esnasında hemen ön sıramda oturan iki çift, oyundaki hemen hemen her vurucu diyalogtan sonra dönüp tekrar tekrar birbirlerine bakıyorlardı. Belki oyundan hemen önce fuayede yaşadıkları bir tartışmayı ya da birbirlerini kırdıklarına değmeyeceğini o anda fark ettikleri önemsiz bir konuyu akıllarına getirerek. Tüketeni üzerindeki tezahürü bu kadar hızlı olan çok az şey vardır sanıyorum.
Oyun boyunca artık popüler bir beyan olduğundan kolay bir şekilde söylenebilmesine rağmen hayatlarımıza tatbik etmesi hiç de o kadar kolay olmayan Franz Kafka‘nın “Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında.” sözünü defalarca aklıma getirmeden edemedim.
Oyunun yönetmeni Nihat Alpteki, bundan 25 yıl evvel Geç Kalanlar oyununun sahneye hazırlanma sürecinde bulunmuş fakat daha sonra oyun ekibinden ayrılmak zorunda kalmış. Benzer bir durum yine İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde sahnelenen Aldatma oyununda vardı. Aldatma oyununun yönetmeni Ahmet Levendoğlu, bundan 26 sene önce oyunun Türkiye’deki ilk sahnelemesinin de yönetmeniymiş aynı zamanda. Bu ve benzeri şekilde yönetmenlerin uzun seneler sonra boyunca âdeta heybelerinde taşıdıkları, üstüne kafa yordukları oyunları tekrar sahneye koyduklarında bir izleyici koltuğunda otururken bile o oyunun içerisinde 6-7 aylık bir hazırlanma sürecinden çok daha fazlasını muhafaza ettiğini görebiliyoruz.
Oyunun süresi yaklaşık 2 saat, iki perde olarak sahneleniyor. Oyunu izlemek isteyenlere naçizane tavsiyem, kadın erkek ayırt etmeden sevdikleri ile beraber izlemeleri olabilir. Henüz geç kalmamışken.
Yazan: Pervin Ünalp
Yöneten: Nihat Alpteki
Sahne – Kostüm Tasarımı: Emre Albayrak Şahin
Müzik: Deniz Noyan
Oyuncular: Elçin Atamgüç, Zafer Kırşan, Defne Gürmen, Vildan Gürelman