Yaklaşık okuma süresi: 4 dakikaGeçtiğimiz sezonu Shakespeare ile hem okuyucu hem de izleyici olarak dolu dolu geçirdikten sonra bu sezon da fırsat buldukça Shakespeare oyunlarını okumaya ve izlemeye çalışıyorum. Hafta başında Bursa Nilüfer Belediyesi Tiyatro, prömiyerini geçtiğimiz Ekim ayının başında yaptıkları Romeo ve Juliet oyunu ile Moda Sahnesi‘ne konuk oldu. Ben de kendileri ile orada tanışmış oldum.
Shakespeare oyunlarını izlemeden önce metinlerini okumayı kendime bir alışkanlık haline getirdim. Bundan da çok memnunum açıkçası. İzlediğim oyunların ekseriyeti uyarlama veya yeniden çevirisi yapılmış metinler üzerinden sahneye koyulduğu için oyunun aslını bilerek uyarlamasını izlemek, karşılaştırma yapabilmek adına bulunmaz bir fırsat gibi geliyor bana. Bu oyun öncesinde de İş Bankası Kültür Yayınları – Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisi‘nden çıkan ve çevirisi Özdemir Nutku‘ya ait olan metni okudum.
Oyunun konusunu özetleyecek olursam, Montegue ve Capulet aileleri arasında uzun yıllardır bir düşmanlık sürüp gitmektedir. Capulet’lerin düzenlediği bir maskeli baloya Capulet’lerin oğlu Romeo ve kuzeni Benvolio gizlice girerler. Romeo bu baloda can düşmanları Capulet’lerin kızı olduğundan habersiz bir şekilde Juliet ile tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Fakat baloya asıl giriş nedeni ilgi duyduğu Lord Capulet’in yeğeni Rosaline‘e yakın olmak olan Romeo, Juliet’i gördükten sonra Rosaline’in adını dahi anmaz olur. Genç aşıklar ailelerinden gizlice Capulet’lerin evinin bahçesinde buluşmaya başlarlar. Zamanla bu buluşmaların sayısı artar ve daha sonra Rahip Laurance tarafından yine ailelerinden gizlice evlendirilirler.
Romeo ve Juliet her şeyi bir gizlilik içerisinde sürdürdüklerini sanarken, Lord Capulet’in bir diğer yeğeni Tybalt balo gecesi Romeo ve Benvolio’yu tanımıştır. Bir gün Romeo ve arkadaşı Mercutio kentte karşılaşırlar Tybalt ile. Romeo’yu düelloya davet eder Tybalt. Romeo düelloya katılmak istemez fakat arkadaşı Mercutio çeker kılıcını. Ağır yaralar alır. Bunun üstüne Romeo da Tybalt’a saldırır ve onu öldürür. Bu olay üstüne Verona prensi Escalus Romeo’yu sürgüne gönderir.
Bir yandan da Capulet’lerin evinde düğün telaşı başlamıştır. Lord Capulet, kızı Juliet’i kentin soylularından kont Paris ile evlendirmek istemektedir. Juliet bunu istemez ve Rahip Laurance’in yanında alır soluğu. Rahip kendisine bir karışım verir. Bu karışım içildikten sonra 48 saat boyunca içen kişinin bir ölüden farkı kalmayacağını uzun uzun anlatır. Capulet ailesi bu sayede Juliet’i öldü sanacak, düğünleri için toplanmaya hazırlanan halk cenazelerine katılacak, bu sırada da rahip sürgünde olan Romeo’ya tüm yaşananları bir mektupla anlatacaktır. Mektup Romeo’ya ulaştıktan sonra da gizlice tekrar beraber olacaklardır. Planları böyledir, fakat işler istedikleri gibi gitmez. O mektup Romeo’ya hiç ulaşmaz ama Juliet’in öldüğü haberi çok sürmeden Romeo’nun sürgünde olduğu Mantua kentinin sınırlarına ulaşır.
Nilüfer Belediyesi Tiyatro, tüm bu oyunu Serdar Biliş yönetmenliğinde bir lise sınıfı üzerinden anlatacak şekilde uyarlamış. Oyunda Montegue ve Capulet aileleri bir sınıfta birbirine düşman iki arkadaş grubu olarak sahnede karşımıza çıkıyorlar. Oyun metni de ortamına uygun olarak günümüz Türkçesine uyarlanmış. Oyunun metin uyarlaması şu anda İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmeye devam eden Hayal-i Temsil oyunun da yazarı Ahmet Sami Özbudak tarafından yapılmış. Oyunun metni oyunun çoğu yerinden asıl metninden oldukça uzak. Fakat bu uzaklık bir yabancılık, tanınmazlık getirmiyor oyuna. Aksine oyunun hissi kaybedilmeden yapılan bu dilin çağa uydurulması esnasında çok fazla emek verildiğine şüphe yok. Oyunun uyarlaması esnasında çok farklı kaynaklara başvurulmuş. Öyle ki oyunda Barış Manço‘da var, Nazım Hikmet de Cemal Süreya da. Bir dönem oyununa bu gibi bildiğimiz, gönül bağı kurduğumuz isimlerin eserlerinin dahil edilmesi ve bunların hiçbir şekilde bulundukları sahnelerde abes durmaması, aralarında en az yaklaşık 400 sene bulunan iki farklı metnin son kertede aynı amaca hizmet etmesi beni bir izleyici olarak çok heyecanlandırıyor.
Oyunun kalabalık oyuncu kadrosu özellikle kavga ve düello sahnelerinin karmaşasında çok güzel kullanılmış. Yine oyun dekorunda kullanılan kara tahta bu sahnelerde barkovizyon görevi görerek oyunu farklı bir gözle izleyebilmeyi sağlıyor. Oyunda benim oyunculuk olarak en beğendiğim, en çok hissettiğim karakterler Benvolio’yu oynayan Şeyma Gökçe Cengiz ve Mercutio’yu oynayan Çağdaş Tekin oldu. Prens rolünü oynayan Mesut Özsoy ve dadı rolünü oynayan Elit Andaç Çam da nispeten yan rollerde olmalarına rağmen oyunu taşıyan oyunculardandı. Özellikle oyunun hemen başındaki kavga sahnesinde ilk defa gördüğümüz prens, uyarlamadaki hali ile aynı zamanda sınıfın öğretmenini de oynayan Mesut Özsoy rolü gereği oyunun az fakat kritik bölümlerinde ön plana çıkmasına rağmen akıllarda kaldı.
Oyun, Bursa’da her Cuma ve Cumartesi günleri Nazım Hikmet Kültür Evi‘nde sahnelenmeye devam ediyor. Ayrıca 9-10 Ocak 2017 tarihlerinde Nilüfer Belediyesi Tiyatro Romeo ve Juliet oyunu ile Moda Sahnesi‘nde tekrar konuk olacaklar.
Yazan: William Shakespeare
Güncel Türkçeye Uyarlayan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Serdar Biliş
Dekor ve Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Oyuncular: Cansu Ecem Karabulut, Çağdaş Tekin, Deniz Gürsucu, Elit Andaç Çam, Gökhan Kum, Hakan Kahraman, İbrahim Ersoylu, Melisa Akman, Meral Kaya, Mert Tiryaki, Mesut Özsoy, Suat Onur Çalık, Şeyma Gökçe Cengiz, Yüce Armağan Erkek