2020 Yazı: Daha İyi Günlerimiz Olmuştu

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakikaNormal şartlar altında bu tarihlerde sezonu bitirmiş ve serencamını yazmış bir şekilde açık havada oyun izlemek için Kadıköy Tiyatro Festivali‘nin yolunu gözleyecektim. Fakat, olmadı.

Geçtiğimiz ekim ayında benim için fena başlamayan sezonu şubat ayının ortalarında bitirmek zorunda kaldım. Aslında niyetim bitirmek değil kısa bir ara vermekti. Mart ayının başında askere gittim. Döndüğümde tüm tiyatrolar pandemiden dolayı metazori olarak perdelerini kapatmıştı. Yakın zamanda açık havada yapılması planlanan birkaç münferit temsil dışında da hâlâ açmış değiller.

Aslında tiyatroların 1 Temmuz 2020 itibarıyla gerekli önlemleri alarak temsillere başlamalarının önünde yasal bir engel kalmadı. Fakat tiyatrolar neredeyse dört aydan fazla bir süredir kapalı. Bu süreçte engellenemeyecek giderleri olmasına rağmen gelirleri hiç olmadı. Olağan süreçlerinde de sezonun kapalı olduğu dönemdeki giderlerini çekilen banka kredileriyle sezonda ödemeyi kendine şiar edinmiş bir anlayış içerisinde bu olanaklarla organizasyonlarını idame ettirmeleri pek mümkün gözükmüyor.

Tiyatrolar, bu dertlerini kamuoyuyla paylaşmak için Tiyatromuz Yaşasın isminde bir inisiyatif kurdu. Bu hem bir imza kampanyası hem de bir talep beyanıydı. 35.000’e yakın imza toplanmasına rağmen 15 Temmuz 2020 itibarıyla maalesef taleplerine somut bir yanıt alabilmiş değiller.

Güncelleme: 30 Temmuz 2020 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bir açıklaması oldu. Birçok farklı sektörü ilgilendiren açıklamada Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi’nin de talepleri arasında olan tiyatro biletlerindeki KDV’nin ve iş yeri kira stopajlarının sene sonuna kadar düşürüleceği belirtildi.

 

Kimi tiyatrolar bu dönemi seyircileriyle dayanışarak atlatmayı düşündüler. Şimdiden satılmaya başlanan erken dönem biletleriyle kendilerine bir fon oluşturmaya çalıştılar. Bu kampanyalardan nasıl bir verim elde edildiğini izleyiciler olarak bizim bilmemiz mümkün değil elbette ama sürdürülebilir bir gelir modeli olmadığı aşikâr.

Kişisel tiyatro izleyiciliği serüvenimi bir süre muhtelif kanallar üzerinden yayınlanan dijital oyun kayıtlarını izleyerek devam ettirdim. Hatta bunun için özel kanallar dahi açılmaya başladı. Başlarda izleme şansımın olmadığı, son temsilini seneler önce yapmış oyunlara erişmek beni heyecanlandırdı. Arka arkaya güzel oyunlar izledim. Fakat bir zaman sonra keyif almaz oldum. Bunun en büyük nedeni izlediğim oyunların büyük çoğunluğunun daha sonra izlenmek için kaydedilmemiş olmasıydı. İyi niyetli ama kötü kayıtlar, vasat bir filmi iyi bir tiyatro oyununun kaydına evla kıldı benim için. Tiyatronun dijitalleşmesinin yalnızca günü kurtaracak bir eylem olduğuna ikna oldum sanırım.

Bundan sonra ne olacağına dair hiçbir fikrim yok. Tiyatro Günlüğü’ne bir şeyler yazmaya devam edip etmemek konusundaki fikirlerim sürekli değişiyor. Tiyatrolar yarın perdelerini açıp izleyicilerini bekliyor dahi olsa koşar adım gitmeyeceğimi biliyorum. Şimdiye kadar en çok fim izlediğim sinema salonu da tamamen kapandı. Camında hâlâ son izlediğim filmin afişi var. Daha iyi günlerimizin olacağıyla ilgili epey karamsarım. Muhakkak ki bir şeyler değişecek ama şimdilik elimizde olan tek şey koca bir bilinmezlik. Epeydir yazmıyordum buraya. Not düşmek istedim.

15 Temmuz 2020 Çarşamba, 14:22

* Kapak fotoğrafı: Daha İyi Günlerimiz Olmuştu (Oyun Atölyesi, 2019)