İzledim: Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir Köpek

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakika

Adana Devlet Tiyatrosu’nun turne ile İstanbul’a gelen oyunu Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir Köpek’i önceki akşam Üsküdar Stüdyo Sahne’de izleme fırsatı buldum. Bülbül Susturulduğunda oyunu ile bu sezon ilk defa Stüdyo Sahne’de oyun izlemiştim bu da ikincisi oldu.

Tek kişilik olan oyunda konu olarak doğadaki insan hakimiyetinin el değiştirmesi ile yaşanabilecek olan bir olay işleniyor. Oyundaki Lazar karakteri kuduz olduğunu düşündüğü köpeğini öldürmek için ormana götürüyor. Köpeğini öldürmek üzere silahını ateşlediğinde köpeğini değil de tasmasının zincirini vuruyor. Kopan tasma ile birlikte köpek serbest kalırken, kuduz olduğu için ondan uzak durması gerektiğini düşünen Lazar bir ağacın tepesine çıkarak köpeğin uzaklaşmasını bekliyor. Fakat bu bekleyiş, onun sandığı kadar kısa sürmüyor. Özgürlüğüne kavuşan köpek, bir türlü ağacın altından ayrılmayınca sahibi Lazar’ı ağaçta tutsak etmiş oluyor. Oyun boyunca Lazar’ın ağaçta verdiği yaşam mücadelesini izliyoruz.

Oyunun tanıtım metnindeki dilinden mi bilmiyorum oyun sonunda salondan çıktığımda oyundan beklentimin çok daha fazla olduğunu farkettim. Oyunun sahne tasarımını, işitsel ve görsel olarak yaratılan orman atmosferini çok beğendim fakat içerik olarak aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Lazar karakterinin ağaçtan inmeye çalışma çabaları bir süre sonra bende sürekli aynı sahneleri tekrar izliyormuş hissi uyandırdı.

Sahne dekoru ağaçlarla dolu bir ormandan oluşan oyunda, Lazar karakterini canlandıran Devrim Evin’in ayakları bir an olsun bile sahnenin tabanına basmıyor. Bu nedenle oyuncu Devrim Evin oyun boyunca çok büyük bir efor harcıyor. Bundan dolayı olacak ki oyun sonundaki selamlamada kaçar adımlarla sahneden çıktı. Daha önce benzer bir durumu yine tek kişilik olan Düğün Şarkısı oyununda yaşamıştım. Neden böyle şeylere yalnızca tek kişilik oyunlarda rast geldiğimi ise henüz tam olarak anlayabilmiş değilim. Bir oyuncu psikolojisi mi yoksa tamamen tesadüfi bir durum mu bilemiyorum.

Oyunun dekoru gereği oynandığı alan oldukça sınırlı. Bu nedenle oyunun büyük bir sahnede, arka sıralardan izlendiğinde çok fazla keyif verebileceğini düşünmüyorum. Oyun Adana’da nasıl bir sahnede izleyicilere sunuluyor bilmiyorum ama Üsküdar Stüdyo Sahne bu oyun için oldukça elverişli. Yazıyı hazırlarken baktığımda oyunun İstanbul’daki son gösteriminin de biletleri tükenmişti. Oyunu İstanbul’da izlemek isteyenler sanıyorum yine bir turne beklemek zorunda kalacaklar.