İzledim: Seni Seviyorum Türkiye

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Bakırköy Belediye Tiyatroları‘nın Seni Seviyorum Türkiye oyununu Moda Sahnesi‘ne yaptıkları turneyle izleme fırsatım oldu. Seni Seviyorum Türkiye aslında Ceren Ercan‘ın kaleme aldığı Gidenler, Kalanlar ve Saklananlar isimli üçlemenin ilk oyunu. Üçlemenin ikinci oyunu olan Berlin Zamanı‘nı geçtiğimiz ay izlemiştim. O oyunun üzerinden çok fazla bir zaman geçmeden gördüğüm turne haberi bana Seni Seviyorum Türkiye’nin yolunu açmış oldu. Serinin üçüncü oyunuyla ilgili bir bilgim yok. İlk iki oyun için konuşacak olursam, oyunların ana temaları itibarıyla değindikleri konular dışında bir benzerlikleri veya devamlılıkları yok. O yüzden oyunların hangi sırayla izlendiği pek mühim değil. Berlin Zamanı’nda türlü nedenlerle yurt dışına gitmek isteyen üç gencin hikâyesi […]

Devamı  


İzledim: Dünyanın En Güzel Arabistanı

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Ekip Tiyatrosu‘nun Dünyanın En Güzel Arabistanı oyununu bir cumartesi akşamı Özgür Hanım‘la birlikte Moda Sahnesi‘nde izledik. Ben de bu vesileyle daha önce Shakespeare ile Düşünmek seminerleri için bol bol yolumun düştüğü Moda Sahnesi’nin stüdyosunda ikinci defa oyun izlemiş oldum. İlki günlüklerde her fırsatta dile getirdiğim, geçen sezonun en beğendiğim oyunu olan Nezaket Erden’in tek kişilik performansı Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit‘ti. Moda Sahnesi’nin stüdyosuna konuk olan oyunlardan izleyicinin beğenisini kazanarak öne çıkanların mutat bir süreci oluyor benim gözlemlediğim kadarıyla. Oyun önce stüdyoya konuk oluyor. İzleyici tarafından sevildikçe, ek temsiller konulmaya başlanıyor. Fakat bir zaman sonra stüdyonun koltuk kapasitesi talebi karşılamıyor ve […]

Devamı  


İzledim: Köleler Adası

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Moda Sahnesi‘nin yeni oyunu Köleler Adası‘nı ilk temsilinden bir gün sonra, dün akşam Moda Sahnesi’nde izledim. Fransız yazar Pierre De Marivaux‘un kaleme aldığı oyunu yine Moda Sahnesi’nin Bira Fabrikası ve Roberto Zucco oyunlarının çevirisini yapan Ezgi Coşkun Türkçeye çevirmiş. Kemal Aydoğan oyunu yönetirken, sahne tasarımını Bengi Günay yapmış. Oyun bir adada geçiyor.  İsmiyle müsemma bir Köleler Adası. Zamanında efendilerinin elinden kurtulan köleler bir adayı kendilerine yurt bilip kendi ideal düzenleriyle yaşanacak bir yer hâline getiriyorlar. Yalnızca kölelerin yaşayabildiği bu ada efendilerin gözlerini korkutacak bir kara parçasına da dönüşüyor aynı zamanda. Çünkü köleler adaya ayak basan efendileri sorgusuz sualsiz öldürüyor. Yani başlarda […]

Devamı  


İzledim: Bi Parça Plastik

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Hemzemin Tiyatro‘nun ilk oyunu Bi Parça Plastik‘i geçtiğimiz günlerde Moda Sahnesi‘nde izledim. Alman yazar Marius von Mayenburg‘un kaleme aldığı oyun Sündüz Haşar yönetmenliğinde sahneye koyulmuş. Oyunun çevirisini ise oyuncularından Erce Kardaş yapmış. Erce Kardaş oyunla ilgili ekipçe verdikleri bir röportajda öğrenciliği esnasında içinde Bi Parça Plastik’in de yer aldığı kimi oyunlar çevirdiğini, Bi Parça Plastik metninin derinliğini fark ettikten sonra ekiple paylaşarak sahnelemeye karar verdiklerinden bahsediyor. Röportajın bir kısmını oyundan önce izlemiştim. Oyundan sonra Erce Kardaş’ın anlatmaya çalıştıklarına kısmen haiz olduğumu söyleyebilirim. Oyunun enteresan bir üslubu var. Diyaloglarının ucu fazlasıyla açık. Cümlelerinin yapısı bana kimi zaman oyuncuların metne bağlı kalmadıklarını, doğaçlama yaptıklarını […]

Devamı  


İzledim: Fırtına

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Moda Sahnesi‘nin Fırtına oyununu geçtiğimiz Pazar günü Özgür Hanım‘la birlikte izledik. Fırtına, sahnenin yeni ve beşinci sezon açılış oyunu olmakla birlikte benim de yolumun daha önce yine Moda Sahnesi aracılığıyla kesiştiği bir oyun. 2016’nın mart ayında Moda Sahnesi’nde Shakespeare ile Düşünmek isimli bir dizi seminere katılmıştım. Emine Ayhan‘ın konuşmacı olarak yürüttüğü bu seminerlerde haftalık okuma programımızda olmamasına rağmen son hafta Emine Ayhan’ın ricasıyla okumuştuk Fırtına’yı. Oyunu izlemeden önce yeniden okumayı, unuttuğum epey şeyi yeniden hatırlamayı ihmal etmedim. Oyun izlediğim diğer sahnelere nazaran Moda Sahnesi oyunlarıyla mesaim daha fazla sürüyor. Oyun provalarının başlamasıyla birlikte benim için de bir süreç başlıyor. Bu süreçte […]

Devamı  


Yeni Sezon Başlarken

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Yeni sezon başlıyor. Önceki sezon için aynı yazıyı yazdığım gün, dün gibi aklımda. Üstünden 50’e yakın oyun, birçok farklı tiyatro, sahne, yazar, yönetmen ve oyuncu geçmiş. Ekim ayı için seyir programımı sezona güzel bir başlangıç yapmak adına ince eleyip sık dokuyarak oluşturdum. Programı oluştururken Shakespeare‘i gözetmedim dersem yalan olur. Moda Sahnesi ve Altıdan Sonra Tiyatro‘dan iki Shakespeare yapımı izleyeceğim ay içerisinde. Bunların yanında geçtiğimiz sezonlarda izlemek isteyip de programını kendime uydurmayı beceremediğim İstanbul Şehir Tiyatroları‘nın Oyunun Oyunu ve Kadıköy Emek Tiyatrosu‘nun Sadece Diktatör oyunlarıyla birlikte İstanbul Devlet Tiyatrosu‘nun bu sezon sahnelemeye başlayacağı Nehrin Solgun Yüzü oyununu izlemeyi planlıyorum. Tabii her şey yolunda […]

Devamı  


İzledim: Tehlikeli Oyunlar

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakika Bu sezon Moda Sahnesi‘nde izlediğim son oyun Seyyar Sahne‘nin Tehlikeli Oyunlar‘ı oldu. Uzunca bir süredir programlarda görüp, merak ettiğim bir oyundu. Sezonun son temsillerinden birinde izleme fırsatı bulabildim. Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay‘ın aynı adlı romanından sahneye uyarlanmış bir oyun. Erdem Şenocak ve Oğuz Arıcı metni sahneye uyarlarken yeniden düzenlemişler. Sonuç olarak ortaya yaklaşık 2 buçuk saat süren, Erdem Şenocak‘ın tek kişilik harikulade performansı çıkmış. Ben romanı okumadığım için oyun ve metin arasında bir ilişki maalesef kuramadım. İlk fırsatta okuma niyetindeyim ama bu günlükte yalnızca oyundaki gözlemlerimi yazmaya çalışacağım. Belki okuduktan sonra buraya ufak bir ek yapabilirim. Oyunda Erdem Şenocak, romandaki […]

Devamı  


İzledim: Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit oyununu geçtiğimiz Pazar günü akşamı Moda Sahnesi‘nde izledim. Yeni bir haftaya başlarken kendime verebileceğim en güzel hediyelerden birisi oldu. Oyundan çıkıp eve gelene kadar hatta eve geldikten sonra da uyuyana kadar geçen sürede oyundan muhtelif sahneleri zihnimde tekrar tekrar canlandırıp durdum. Oyun Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm romanından Nezaket Erden ve Hakan Emre Ünal tarafından sahneye uyarlanmış. Hakan Emre Ünal’a Seyyar Sahne çatısı altında yazıp oynadığı, benim henüz izleme fırsatı bulamadığım Trom oyunundan göz aşinalığım var. Nezaket Erden’i ise tanımıyordum. Kendisi Kadis Has Üniversitesi‘nin Oyunculuk programında yüksek lisansı yapıyormuş. Bitirme projesi olarak okurken çok etkilendiği, yer yer kendi […]

Devamı  


İzledim: Zabel

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Geçtiğimiz sene Ağustos ayında, Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda gerçekleştirilen 14. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali‘nde sahneledikleri Kim Var Orada? Muhsin Bey’in Son Hamlet’i oyunları ile tanıdım Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu‘nu. O oyunu ne kadar beğendiğimi ilgili oyunun günlüğünde uzun uzadıya anlatmıştım. Bu defa ise Moda Sahnesi‘nde sahneledikleri Zabel oyunu ile geçtiğimiz seneden gelen bu tanışıklığımızı memnuniyetle pekiştirmiş oldum. Zabel, 93 Harbi sürerken Üsküdar’ın Silahtar mahallesinde dünyaya gelen Zabel Yesayan’ın mücadelerle geçen hayatını konu alıyor. Osmanlı’nın içinde bulunduğu savaş ortamında zaman zaman Ermeni bir ailede doğmanın manevi zorluklarını yaşarken, etrafındaki farklı kültürlerden insanlar onun için dünyaya bakışını değiştirecek ve mücadeleci karakterinin oluşumunda büyük rol oynayacak birer gözlem […]

Devamı  


İzledim: Akciğer

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Tiyatro İn‘in Akciğer oyununu Moda Sahnesi‘nde izledim. Akciğer, izlediğim ilk Tiyatro İn oyunu aynı zamanda. Geçtiğimiz sezonlarda Katil Joe ve Oda ve Adam oyunlarını izlemek için meyletmiş fakat muhtelif nedenlerden ertelemek zorunda kalmıştım. Akciğer oyunu bu geç kalmış tanışmanın pişmanlığını ziyadesiyle yaşattı bana. Rollerini Nergis Öztürk ve Engin Hepileri‘nin paylaştığı oyun aslında içerisinde bulunduğumuz çağın önemli tereddütlerinden olmakla birlikte çok fazla karikatürize edilmiş olmasından dolayı anlamını yitirip, klişeleşmiş olan “böyle bir dünyaya çocuk getirmek” konusunu işliyor. Oyunda hayatlarının normal seyrine devam eden çiftin aklına bir gün aniden çocuk yapma fikri düşüyor ve o andan itibaren bu fikir hayatlarındaki önemli addedecekleri birçok konunun […]

Devamı