İzledim: Kuvâyi Milliye Destanı

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika

Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar çokturlar;
korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar
ve kahreden yaratan ki onlardır,
destânımızda yalnız onların mâceraları vardır.

Samsun Sanat Tiyatrosu‘nun Kuvâyi Milliye Destanı oyununu, geçtiğimiz pazar akşamı Türkan Saylan Kültür Merkezi‘nde izleme fırsatı buldum. Böylece varlığından haberdar olmadığım bir festivalin de kapanışına iştirak etmiş oldum. Maltepe Belediyesi bu sene beş ülkeden ve Türkiye’nin yedi bölgesinden toplam 28 oyunun sahnelendiği bir festival tertip etmiş. Gelenekselleştirmek istediği bu festivale de 1. Maltepe Uluslarası Tiyatro Festivali ismini koymuş. Sonuna yetişmiş olmanın hüznünü yaşıyor olsam da bir şekilde tesadüf etmenin ve güzel bir oyun izlemenin hazzıyla kendimi teselli ediyorum.

Bundan dört sene evvel Samsun Sanat Tiyatrosu’nun Diren isimli bir oyununu izlemiş ve açıkçası oyun sonunda salondan pek hoşnut ayrılmamıştım. Şimdilerde oyunun dilini sığ ve bundan dolayı anlatımını oldukça etkisiz bulduğumu anımsıyorum. Kuvâyi Milliye Destanı’nı izleme kararını verdikten sonra bir önceki deneyimimi tamamıyla gözardı etmeye çabaladım.

Kuvâyı Milliye Destanı, Nâzım Hikmet‘in Kurtuluş Savaşı’ında verilen mücadeleyi konu alan, sekiz bölümlük aynı isimli şiirinden uyarlanan bir oyun. Yaşar Gündem‘in tek kişilik performansı. Oyunun yönetmeni de yine kendisi. Nâzım Hikmet şiirlerini Genco Erkal‘dan dinlemeye çok alıştım. Artık Nâzım Hikmet denildiğinde aklıma görünüşüyle ve sesiyle Genco Erkal düşüyor. Enver Aysever de bir söyleşisinde benzer bir konudan bahis açıyor, mealen kendi nesilleri için Genco Erkal’ın bir Nâzım Hikmet portresi olduğundan söz ediyordu. Epey bir yaş farkımız olsa da kendimi o nesle aşina hissediyorum. Biraz da bu nedenden olacak ki, Kuvâyı Milliye Destanı benim için zor bir oyundu.

Yaşar Gündem tek perdelik oyunu âdeta tek nefeste oynuyor. Oyunu oluşturan şiirleri, oyunu izledikten hemen sonra okudum ve fark ettim ki uyarlama esnasında tek bir satırını dahi zayi etmemiş, aslına sadık kalarak titiz bir çalışma yürütmüş. Oyunun atmosferine uygun olarak yalnızca bir elin parmağını geçmeyecek kadar sahnede dış sese başvuruluyor. Bap girişlerinde ve alıntılanan metinlerde kullanılan bu dış ses, Yaşar Gündem’in oynadığı karakterlerin izleyici tarafından ana anlatıdan soyutlanarak ayrışmasını sağlıyor.

Oyunun tek kişi için oldukça yoğun olan metninin yanında bir de ciddi efor gerektiren fiziksel yönü var. Sahne üzerindeki nesneler, her bap girişinde anlatıya hizmet eden farklı bir araca dönüşüyor Yaşar Gündem’in elinde. Kâh bir masa oluyor Nurettin Eşfak‘ın üstünde mektubunu yazdığı, kâh bir kamyonet oluyor Süleymaniyeli Ahmet‘in çırılçıplak kullandığı. Tüm bunları metnin ruhuyla bir uyum içerisinde sürdürerek bir buçuk saatlik oyunu etkileyici bir şekilde kotarıyor Yaşar Gündem.

Nâzım Hikmet şiirlerindeki dilden harikulade bir keyif alsam da okuma isteğimle okumaya ayırdığım zaman arasında ciddi bir fark var. Çoğu zaman popüler olan şiirleri hakkında hasbelkader bilgi sahibi olduğumu ve Nâzım Hikmet şiirinin içerisine derinlemesine giremediğimi üzülerek ayrımsıyorum. Halbuki okudukça kullandığı Türkçeye ve anlatım gücüne hayran olmamak elde değil. Bilhassa Kuvayi Milliye şiirlerinde Anadolu insanının verdiği mücadeleyi anlatırken kullandığı destansı dil, her karakterinden bir kahraman çıkarıyor ortaya. Doğaüstü güçleri olmayan ama milli mücadele için elindeki her imkânı hiçbir karşılık beklemeden sonuna kadar kullanan sıradan kahramanlar. Şiirlerden onlarca alıntı yapmak geliyor içimden ama burayı boğmadan özet mahiyetinde iki alıntıyla bitireceğim.

Ve kavga bittiği zaman
ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.
Kavgadan önce Kartal’da bahçıvandı,
kavgadan sonra Kartal’da bahçıvan.

6. Bap – Kartallı Kâzım’ın Hikâyesi

Soyundu.
Ceket, külot pantol, don, gömlek ve kalpak ve kırmızı kuşak,
Ahmet’i postalları üstünde çırılçıplak bıkarak dış lastiğin içine girdiler, şişirdiler.
(…)
Hiçbir zaman böyle merhametli bir ümitle sevmedi
hiçbir insan hiçbir âleti.

7. Bap – Bir Âletle Bir İnsanın Hikâyesi

Yeni tiyatro sezonuna güzel bir başlangıç yapmış addediyorum kendimi Kuvâyi Milliye Destanı ile. Darısı diğer oyunların başına. Sırada Yolcu Tiyatro‘nun Kürklü Venüs‘ü var. Hemen ardından da Moda Sahnesi‘nin Kıyı oyunuyla 2018’in eylül ayını uğurluyor olacağım.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Nâzım Hikmet Ran
Yöneten, Uyarlayan ve Oynayan: Yaşar Gündem
Koreografi: İhsan Bengier
Süre: 1 saat 35 dakika (Tek perde)