İzledim: 80 Günde Devr-i Alem

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaİstanbul Devlet Tiyatrosu‘nun 80 Günde Devr-i Alem oyununu dün akşam Kozyatağı Kültür Merkezi içerisindeki Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi‘nde izledim.

Oyun, Jules Verne‘ün aynı isimli romanından yola çıkılarak Mark Brown tarafından tiyatro sahnesine uyarlanmış. Başak Othan çevirisi ve Gökhan Kocaoğlu rejisiyle de geçtiğimiz sene sonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu repertuvarındaki yerini almış.

80 Günde Devr-i Alem daha evvel okuduğum bir roman değildi. O neden yazacaklarım tamamen metnin tiyatro uyarlamasıyla ilgili olacak. Maalesef iki metin arasında mukayase yapma şansım olmayacak. Kısaca konusundan bahsedecek olursam, dönemin İngiltere’sinde beyefendiliğiyle tanınan Phileas Fogg, dünyanın etrafını seksen gün içerisinde dolaşabileceğine dair bir iddiaya tutuşur arkadaşlarıyla. Hiç vakit kaybetmeden aynı günün akşamında yardımcısı Passepartout ile birlikte yola çıkar. İddia ettiği süre içerisinde yolculuğunu tamamlayıp Londra’ya dönebilirse hatırı sayılır bir miktar para kazanacak, aksi takdirde hem parasından hem de zamanından olacaktır. Aynı günlerde Londra gazeteleri büyük bir banka soygununu yazmakta ve kaçan soyguncu her yerde aranmaktadır. Phileas Fogg’un ani seyahat kararı soygunu araştıran kimi dedektiflerin gözünden kaçmaz. Phileas Fogg için çetin ve süprizlerle dolu bir seyahat böylece başlamış olur.

Oyunun rollerini Can Şıkyıldız, Rojhat Özsoy, Fazıl Aksakal, Canan Maktal ve Can Albayrak paylaşıyorlar. Phileas Fogg rolünü oynayan Can Albayrak dışındaki diğer tüm oyuncular farklı rolleri dönüşümlü olarak oynuyorlar. Rojhat Özsoy, oynadığı dedektif rolüyle ön plana çıksa da tüm oyuncuların oyunun yüksek temposuna ayak uydurduğunu ve rollerinin hakkını teslim ettiklerini düşünüyorum.

Fakat oyun için aynı şeyleri söylemeye gönlüm pek razı değil. Güzel bir hikâye, yer yer yerelleştirilmiş, dikkatli gözler için kinayelerin ve istihzaların es geçilmediği, izleyicisini hesaba katan eğlenceli bir uyarlama. Tüm bunlar iyi oyunculuklarla da birleşmiş ama ortaya maalesef vasat bir oyundan fazlası çıkmamış. Bu kadar çabanın sonrasında yapılacak doğru tercihlerle daha etkileyici bir oyun sahneye koymak işten bile değil. Çünkü hem oyunun oyuncu kadrosu hem de teknik imkânlar bakımından her şey buna müsait. Oyundaki sorunun reji veya uyarlamadan ziyade daha temelde, doğrudan metin seçiminde olduğunu düşünüyorum.

“Her iyi metin tiyatroya uyarlanmalı mı?” sorusunu oyundan sonra eve dönüş yolunda sordum kendime. Zaman zaman çok iyi örneklerini izliyor olmama rağmen benim yanıtım, hayır. Eğer izlediğimde en az özgün disiplinindeki formunu tüketirken aldığım tadı vermeyecekse tiyatro olmasının da pek bir manası yok bence. Okuduğumdan fazlasını vermeli veya en azından vadetmeli ki bana konfor alanımdan ayrılıp tiyatro salonuna düşüreyim yolumu. Ama yine de metni sahneye koymak için seçen ekiple konuşmayı isterdim. Sahneye koyulacak binlerce metin varken 80 Günde Devr-i Alem’i tercih etmelerindeki motivasyonu öğrenmek için.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Jules Verne
Uyarlayan: Mark Brown
Çeviren: Başak Othan
Yöneten: Gökhan Kocaoğlu
Dekor Tasarımı: Aytuğ Dereli
Oynayanlar: Can Şıkyıldız, Rojhat Özsoy, Fazıl Aksakal, Canan Maktal, Can Albayrak
Süre: 2 saat 15 dakika (2 perde)