İzledim: Deli

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaMaltepe Belediye Tiyatrosu‘nun Deli oyununu dün akşam Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi‘nde izledim. Şubat ayından bu yana sahnelenen oyun Nikolay Gogol‘un Bir Delinin Hatıra Defteri metninin tiyatro uyarlaması. Ali Çankırılı çevirisi ve Kubilay Erdelikara rejisiyle sahneleniyor.

Bir Delinin Hatıra Defteri yabancısı olmadığım bir metin. Daha önce hem Dostlar Tiyatrosu‘nda Genco Erkal‘dan hem de Tatbikat Sahnesi‘nde Erdal Beşikçioğlu‘ndan izleme fırsatı buldum tiyatro uyarlamalarını. Orijinal metnini ise Deli oyunundan önce Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘ndan çıkan Mazlum Beyhan çevirisinden ilk defa okudum. Daha evvel izlediğim iki uyarlama da tek kişilik yapımlardı. Maltepe Belediye Tiyatrosu oyunu kalabalık denebilecek bir oyuncu kadrosuyla oynuyor. Benim için farklı bir deneyim olacağını tahmin ederek oyun akşamı tuttum kültür merkezinin yolunu.

Deli, Aksentin İvanoviç Poprişçin isimli devlet memurunun akıl sağlığını yitiriș sürecini sebepleriyle birlikte konu alan bir oyun. Çalıştığı kurumda yoğun olarak hissedilen ast üst ilişkilerinin üzerine bambaşka bir sosyal sınıftan bir kadına tutulduğu aşk Poprișçin’i olduğundan çok farklı birisi gibi olmaya öykündürüyor. Bir zaman sonra da kendisi olmaktan çıkıp öykündüğü kişiler gibi yaşamaya başlıyor. Orijinal metin Poprișçin karakterinin ağzından yazılmış bir günlük formatında. Deli oyununda da bu formata sadık kalınmış. Poprișçin rolünü canlandıran Kubilay Erdelikara aynı zamanda anlatıcı olarak çıkıyor izleyici karşısına. Onunla birlikte oynayan kalabalık oyuncu kadrosunun büyük çoğunluğu Poprișçin’in kafa seslerini temsil ediyor. Aklından geçenleri, kaygılarını, arzularını bu karakterler sayesinde öğreniyoruz.

Ne yalan söyleyeyim, oyuna giderken sahne tasarımının üzerine çok fazla kafa yorulmuş olabileceğini tahmin etmiyordum. Daha çok oyuncuların bireysel performansları üzerinden -aslında tek bir karakterin- sürer diye düşünüyordum. Fakat yanıldım. Oyuncuların maskelerinden kostümlerine kadar çok özenli bir çalışma yapılmış. Hakeza çok sık mekan değişikliği olan bir oyuna göre dekor unsurları da gayet akıllıca tasarlanıp kullanılmış.

Oyunla ilgili tek beğenmediğim nokta bazı sahnelerin sünmesi oldu. İzleyici olarak bu sahnelerde oturup bir şey beklediğim hissine kapıldım. Bu sahnelerin uzunluğunu fark edilmiş olacak ki müzikle desteklemek istenmiş. Fakat aynı müziğin tekrar tekrar çalındığı sahneler bekleme hissimi daha da arttırdı ve oyundan uzaklaşmama neden oldu. Belki farklı müzik tercihleriyle bu sahnelerin tekdüzeliği hissettirilmeyebilirdi izleyicilere, bilmiyorum. Bunların yanında Poprișçin’in hikâyesinin bir karakterin dönüşümü olarak ele alınması ve oyunla birlikte bu dönüşümün de tamamlanması hoşuma gitti. Başladığı yerde biten oyunun yarattığı döngü, izleyiciyi bir yolculuğa çıkarıp oyun sonunda başladığı yere geri bıraktı.

Ekseriyetle majör sayılabilecek tiyatroların işlerini takip ettiğim için kendime kızıyorum kimi zaman. Hatta birkaç sene önce yazdıklarımı okuyan bir amatör tiyatro yapıcısından bu konuyla ilgili tatlı sert bir eleştiri de almıştım. Doğruluğundan şüphe duymakla birlikte tiyatro oyunlarını kafamda üç kategoriye ayırdım. İlki çok büyük prodüksiyonlu yapımlar. Bunlar bende bir gişe filmi veya televizyon dizisi çağrıșımı yapıyorlar. Bu kategorideki oyunlardan kasıtlı olarak uzak duruyorum. Bana kattıklarından şüphelerim var. Hatta kimisinin estetik algıma faydasından çok zararı var gibi geliyor. Diğer kategori Maltepe Belediye Tiyatrosu gibi nispeten daha az tanınırlığı olan ekiplerin sahneye koyduğu yapımlar. Bunlara yeterince zaman ayırmadığım kanaatindeyim. Benim en çok tükettiklerimin ise bu iki kategorinin arasında kalan yapımlar olduğunu düşünüyorum. Ortalama bir tiyatro izleyicisi olduğum sonucuna varılabilir sanıyorum buradan.

Zaman zaman izleme alışkanlıklarımı değiştirmeye yönelik adımlar atsam da dönüp dolaşıp başladığım yere yakın bir yerde buluyorum kendimi. Fakat Deli gibi üzerine kafa yorulmuş yapımlar izlediğimde tarifsiz keyif alıyorum. Günah çıkarttığım finalle bitirmiş olayım bu günlüğü.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Nikolay Gogol
Çeviren: Ali Çankırılı
Uyarlayan ve Yöneten: Kubilay Erdelikara
Sahne Tasarımı: Bahadır Keşan
Oynayanlar: Murat Çilgasit, Ender Eker, Büke Okyay Erdelikara, Kubilay Erdelikara, Bahadır Keşan, Yasin Konuksever, Alparslan Orhan, Nalan Özdemir, Hakan Polat, Adem Tosun, Betül Yavuz
Süre: 1 saat 15 dakika (Tek perde)