İzledim: Tuhaf Bir Miras Hikayesi

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaBakırköy Belediye Tiyatrolarının Tuhaf Bir Miras Hikayesi oyununu geçtiğimiz hafta sonu Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi içerisindeki Müşfik Kenter Sahnesi‘nde izledim. Böylelikle daha önce Gülünç Karanlık, Terör, Seni Seviyorum Türkiye gibi oyunlarını konuk oldukları sahnelerde izlediğim Bakırköy Belediye Tiyatrolarını ilk defa kendi sahnelerinde izleme şansı buldum. Bir Anadolu Yakası İstanbullusu olarak kültür merkezine ulaşırken türlü badireler atlatsam da günün sonunda memnun ayrıldım salondan.

Peter Quilter‘in metni Nazlı Gözde Yolcu çevirisi ve Yelda Baskın rejisiyle sahneleniyor. Yelda Baskın ile yolumuz daha önce Gülünç Karanlık ve Seni Seviyorum Türkiye oyunlarında oyuncu ve yönetmen olarak kesişmişti. Oyunculardan da bir kısmına yine daha önce izlediğim Bakırköy Belediye Tiyatroları oyunlarından aşinayım. Bu yüzden oyunu izlediğim sahne benim için yabancı olsa da oyun ekibi tanıdık yüzlerden oluşuyordu.

Tuhaf Bir Miras Hikayesi, farklı kuşaklardan beş kadının kendilerine miras bırakılan eski bir tiyatro etrafında toplanmalarıyla başlayan bir hikâye anlatıyor izleyicisine. Kadınlar arasındaki çekişmeler ve fikir ayrılıkları bir kısmını tiyatroyu onarıp yeniden hizmete açma fikrine yaklaştırırken bir kısmını ise deneyimleri olmadıkları bu alana hiç girmeden tiyatroyu satışa çıkarma fikrini savunur hâle getiriyor. Son kertede hep birlikte tiyatroyu eski günlerine döndürmek için ellerinden geleni yapmaya karar veren kadınlar tiyatronun geçmişiyle birlikte kendileriyle de yüzleşmeye başlıyorlar. Üzerine hiç konuşulmamış uzun süreli kırgınlıklar, ukde kalan hevesler ve yeni heyecanlar tiyatro ile birlikte birbirine yoldaş olan beş kadının da kendisini onarma sürecine vesile oluyor.

Oyun metni, kişileri ve mekânlarıyla birlikte kapsamlı bir yerelleştirmeye tabi tutulmuş. Oyunun daha ilk sahnelerinden itibaren hissedilen bu yerelleştirme, sahnede oynanılanın çeviri bir metin olduğunu kesinlikle hissettirmiyor izleyiciye. Şan Tiyatrosu, Ortaoyuncular Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare gibi Türk tiyatrosunda önemli yere sahip motifler gayet kararında yerleştirilmiş oyuna. Bunun yanında oyun içerisinde Hamlet’ten oynanan pasajlar -oyun metnini okuma imkânım olmadığından metnin orijinalinde olup olmadığını bilmiyorum- Türk ve dünya tiyatrosunun keyifli bir harmanı olmuş. Tüm bunların yanı sıra izleyicilerin oyuna metnin bütünlüğünü bozmayacak şekilde dahil edilmesi de oyunu keyifli kılan detaylardan birisi. Ben oyunu matine temsilinde izledim. Matinede oyun izlemek isteyen izleyici profilinin de etkisiyle olacak ki hem izleyiciler hem oyuncular her türlü sürprize açıktı. Hatta birkaç yerde izleyicinin planlanmadık şekilde oyuna dahli oldu ve oyun çok fazla aksamadan eski temposunda devam etti. İzleyiciler için yatırım tavsiyesi değildir ama oyun bu gibi girişimleri tolere edebilecek interaktif yapıda oynanıyor.

Oyunculara gelecek olursam, Elif Ürse‘yi biraz kayıracağım sanırım. Oyundaki toparlayıcı karakterinin sahne üzerine de sirayet ettiğini düşünüyorum zira. Onun yer aldığı sahneler daha akıcı ve lezzetli geldi bana. Bu arada Başak Kıvılcım Ertanoğlu ile birlikte oynadıkları Benimle Gelir Misin? oyunu izleme listemin en tepelerinde. İlk fırsatta o oyunda da izlemek istiyorum kendisini. Didem Germen ve Defne Şener Günay‘ın canlandırdığı karakterler arasındaki tatlı atışma oyun boyunca içtenliğinden hiçbir şey kaybetmezken İlkin Tüfekçi‘nin ayrıksı karakteri diğerlerinden bariz şekilde ayrıldı. Munis Düşenkalkar ise oyundaki anne rolüne eş değer biçimde sahnedeki tecrübesiyle en çok alkışı alanlardan oldu oyun sonunda.

Oyun, 1 Kasım 2019’da ilk temsilini yapmış. Kabaca iki buçuk aydır oynanıyor. Uzun seneler repertuvarda kendisine yer bulacağını düşünüyorum. Eğlenceli ve derdiyle ilgili attığını vuran bir oyun bence. Güncele ve geçmişe dair meramını bağırıp çağırmadan anlatıyor. Tiyatromuzu kurtaralım, diyor. Kimseyi hedef göstermeden ama bir şeyler yapılmazsa olacaklara da gözünü kapamadan.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Peter Quilter
Çeviren: Nazlı Gözde Yolcu
Uyarlayan ve Yöneten: Yelda Baskın
Sahne Tasarımı: Tomris Hande Kuzu
Müzik (Piyano): Uğur Çerkezoğlu
Oynayanlar: Munis Düşenkalkar, Defne Şener Günay, Didem Germen, Elif Ürse, İlkin Tüfekçi
Süre: 2 saat (2 perde)