İzledim: Onur Ünlü Stand-Up

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakikaCanlı olarak pek fazla stand-up gösterisi izlemiyorum. İzlerken keyif almadığımdan değil ama bir şekilde önceliğim olmuyor. Bu günlüğü yazmaya oturunca daha önce kimlerin gösterilerini izlediğime bir baktım. En yakın tarih olarak karşıma 2015’in Kasım ayı çıktı. Moda Sahnesi’nde Deniz Alnıtemiz’in gösterisini izlemişim. Daha yakın bir tarihte ise Netflix’ten Iliza Shlesinger ve Ali Wong‘un gösterilerini izlediğimi anımsıyorum. Özetle stand-up izleyiciliğim pek parlak değil.

Onur Ünlü, yazdıklarını ve çektiklerini elimden geldiğince takip etmeye çalıştığım birisi. Geçtiğimiz ay Kızçocuğu romanını okurken stand-up gösterisi hazırladığına dair bir paylaşım gördüm sosyal medyada. Önce bir miktar mesafeli dursam da kısa zaman sonra İstanbul’daki ilk gösterisine bilet alıp gününü beklemeye başladım. Söyleşilerinden ve katıldığı programlardaki konuşmalarından referansla mizahi bir kişiliği olduğunu düşünsem de başı sonu belli olan bir gösteride ne ile karşılaşacağımdan oldukça şüpheliydim. Ta ki Kadıköy Sineması‘ndaki gösteri başlayana kadar.

Sonda söyleyeceğimi başta söylemiş olayım. Gösteri iki perde olarak sahneleniyor ve yaklaşık iki saat sürüyor. Benim beklentim bir saat civarı bir süreydi. Onur Ünlü, ilk perdeyi kısaca kendini tanıtarak açıyor. Sonrasında ise stand-up yapmaya neden başladığıyla sürdürüyor gösteriyi. Film ve dizi sektöründen, beraber çalıştığı insanlardan, film yapım süreçlerinden bahsediyor uzun uzadıya. İkinci perdede ise daha kişisel bir yerden sürdürüyor anlatısını. Ben ikinci perdeyi daha çok sevdim. İlk perdeye göre insanlarla paylaşılması daha güç şeyler anlatıyor olmasına karşın takındığı tavır beni daha çok güldürdü. Yaşanılan birtakım sarsıcı olaylar sonrasındaki tekâmül hâlini yoğun olarak hissettim. Kendisi için ikinci perdeyi oynamanın daha zor olduğunu da düşünmeden edemedim.

Hayatta tek mantıklı şey stand-up yapmakmış gibi geliyor.

Gösteride fark ettiğim bir başka nokta da Onur Ünlü’nün filmografisine sandığımdan daha fazla hâkim olduğumdu. Filmlere dair anlatılarda mevzubahis sahneleri gözümün önüne getirmek çok keyif verdi bana. Bunda filmleri birkaç defa izlemiş olmamın ve önceki sene çıkan söyleşi kitabı Bir Sürü Endişe‘yi okumuş olmamın büyük faydası var. Gösteriden keyif almak bunları bilmek şart değil elbette ama bilindiğinde anlatılanları anlamlandırmak çok daha kolay oluyor.

Gösteriyle ilgili olumsuz olarak söyleyeceğim çok fazla şey yok. Yalnızca, özellikle ilk perdedeki bazı politik esprilerin oyunun genel atmosferine göre suni kaldığını düşünüyorum. Komik değil demiyorum, gayet de gülündü. Ama sanırım benzerlerine çok fazla maruz kalmış olmamızdan dolayı yeri orası değilmiş hissi verdi dinlerken. Onun dışında çok güldüğüm, eğlenceli, yer yer izleyici katılımından dolayı doğaçlamaya da kayan bir gösteri oldu. Stand-up gösterileri hakkında ne yazacağımı pek kestiremiyorum aslında. Bir tiyatro oyunu gibi rejisinden oyunculuğuna, sahne tasarımından kostümüne bahsedilecek pek malzeme yok elimde. Ama yine de günlüğün tabiatına uygun olarak aklımda kalanları yazmak istedim. Gerçi gösterinin tanıtım videosuna bakılırsa Onur Ünlü de gösteri içeriği hakkında pek bir şey söylemek istemiyor.

OYUN KÜNYESİ
Yazan, Yöneten, Oynayan: Onur Ünlü
Süre: 2 saat (2 perde)