İzledim: Biz İyi İnsanlarız

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaFafa Tiyatro‘nun Biz İyi İnsanlarız oyununu dün akşam Baba Sahne’de izledim. Baba Sahne‘ye en son geçtiğimiz sezonun son ayında Kanlı Komedya “Caligula” oyununu izlemek için gitmiştim. Biz İyi İnsanlarız ile yeni sezonu açmış oldum.

Biz İyi İnsanlarız aşina olduğum bir metin. Orijinal ismiyle Radiant Vermin. Philip Ridley‘in kaleme aldığı metinle ilk olarak İkinci Kat‘ın Işıltılı Haşereler oyununda karşılaşmıştım. Yaklaşık iki sene önceydi. Günümüz tüketim kültürünün vardığı noktayı doğaüstü bir olay üzerinden örnekleyerek anlatıyordu. Benim de üzerine kafa yorduğum bir konu olduğundan oldukça ilgimi çekmişti. Fakat Biz İyi İnsanlarız’ı farklı kılan tek nokta bu değil benim için. Işıltılı Haşereler oyunu Eyüp Emre Uçaray rejisi ve H. Can Utku çevirisiyle sahneleniyordu. Biz İyi İnsanlarız da aynı reji ve çeviriyle sahneleniyor. Yani tiyatro ve oyuncular farklı fakat yönetmen ve çevirmen aynı. O yüzden aynı yönetmenin aynı metni nasıl farklı şekilde ele alacağını merak ediyordum. Bu yazıda çok fazla oyunun konusundan bahsetmeyi düşünmüyorum. Meraklısı için daha önce Tiyatro Günlüğü‘ne Yazı Evi Dergi‘ye yazdığım yazıların bağlantılarını paylaşıyorum.

İzledim: Işıltılı Haşereler / 17 Aralık 2017

Rahatsız edici bir tüketim ve mülkiyet eleştirisi: Işıltılı Haşereler / 20 Ağustos 2019

Öncelikle oyunun oyuncu sayısında bir değişiklik var. Işıltılı Haşereler üç kişilik bir oyundu. Jill, Ollie ve Dee. Biz İyi İnsanlarız’da oyuncu sayısı ikiye düşürülmüş. Dee karakterini Jill ve Ollie dönüşümlü olarak oynuyorlar. Jill ve Ollie demişken, oyunun rollerini Füruzan Aydın ve Aşkın Şenol paylaşıyor. Çift, yine izleyicileri daha salona girerlerken karşılamaya başlıyor. İlk oyunda salonun merdivenleriyle sınırlı kalan karşılama merasimi Biz İyi İnsanlarız’da fuayeye kadar taşmış. Şahsi gözlemim, izleyicilerle çok daha yoğun bir iletişim kurulmak istenmiş. Sahnede oynananın bir oyun olduğu hem izleyicilerle hem de teknik ekiple girilen diyaloglarla sık sık hatırlatılıyor. Bu da Brechtvari bir atmosfer katmış oyuna. Oyun, kalabalık bir sahne tasarımına sahip. Sahne üzerindeki her nesne farklı bir nesnenin yerine ikame ediliyor. Yine bu da yukarıda bahsettiğim oyun vurgusunu besliyor.

Ben oyunu iki açıdan değerlendireceğim. Yalnızca Fafa Tiyatro ve Biz İyi İnsanlarız özelinde konuşursam, dün akşam oldukça keyifli bir oyun izledim. Füruzan Aydın ve Aşkın Şenol’un sahnede hoş bir uyumu var. Kimi zaman takip edilmesi zor bir metni yüksek tempoda, izleyiciyi bir an olsun sıkmadan oynadılar. Oyunun derdine dair söylemek istedikleri her şeyi de söylediklerini düşünüyorum. Umarım Fafa Tiyatro’nun yolu açık, alkışı bol olur. Fakat reji özelinde baktığımda, Işıltılı Haşereler’den sonra bu oyunun neden sahneye koyulduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Bence ne diliyle ne de sahne tasarımıyla ilk oyunun üzerine yeni bir şeyler söylüyor. Oyun süresince daha radikal değişiklikler, belki deneysel birtakım sahneler bekledim ama aynı oyunu izlediğim hissinden bir türlü kurtulamadım. Oyuna giderken aklımda üslup bakımından Moda Sahnesi’nin Hamlet’i ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun Hamlet’i gibi birbirinden keskin çizgilerle ayrılmış oyunlar vardı. Ne yazık ki hayal kırıklığına uğradım.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Philip Ridley
Çeviren: H. Can Utku
Yöneten: Eyüp Emre Uçaray
Oynayanlar: Füruzan Aydın, Aşkın Şenol
Süre: 1 saat 40 dakika (2 perde)