İzledim: Kanlı Komedya “Caligula”

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaBaba Sahne‘nin Aşk Ölsün ve Bir Baba Hamlet‘ten sonraki üçüncü oyunu Kanlı Komedya “Caligula”yı Baba Sahne’de izledim. Sezonu kapatmadan sondan bir önceki oyun olarak. Aslında oyunu nisan ayında izlemek niyetindeydim. Yanlış hatırlamıyorsam oyuncu rahatsızlığından dolayı bilet aldığım temsil iptal edildi. Uygun olduğum bir sonraki temsile devrettik biletimi.

Stefan Tsanev‘in kaleme aldığı metin, Hüseyin Mevsim çevirisiyle sahneleniyor. Oyunun yönetmeni ise Ragıp Yavuz. Rollerini Levend Öktem, Ahmet Saraçoğlu, Ecem Üstündağ ve Pınar Coşkun‘un paylaştığı oyun tek perde olarak sahneleniyor.

Kanlı Komedya “Caligula”, Roma imparatoru Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus‘un hikâyesi. Nevi şahsına münhasır kişiliği ile tanınan Caligula lakaplı imparator halkının kendisinden nefret etmesi için elinden geleni yapıyor. Kendisine koşulsuz bir bağlılık duyan halkı ise yaptıklarının altında farklı anlamlar bulmayı zorlayarak, çoğu zaman eylemlerini sorgulamaya dahi ihtiyaç duymadan kendisine inanıyor.

Caligula, bir halkın özgürlüğe ve demokrasiye olan ihtiyacını kulağını ters taraftan göstererek işaret ediyor. Bunun oyunda interaktif olarak da kullanılan en vurucu sahnesi, çok sevdiği atı Incitatus‘u senatoya konsül olarak atamak istemesi olarak göze çarpıyor. Yani devleti yönetecek iki kişiden birisi olarak atını seçmek ve karşılığında halktan yaptığı bu saçmalığa karşı şiddetli bir tepki göstermesini bekliyor. Burada kendi içinde oyunlu bir sahne var çok beğendiğim. Caligula, neden atını konsül olarak atamak istediğini kendi içerisinde tutarlı gerekçelerle halkına uzun uzadıya anlatıyor. O sırada halk ile izleyici yer değiştiriyor, Caligula izleyicinin vereceği tepkiden aslında halkın vereceği tepkiyi çıkarıyor. Ve halkın büyük bir kesimi Caligula’yı hayretler içerisinde bırakarak bu kararı canhıraş bir şekilde alkışlayarak destekliyor.

Oyunun içerisinde yaşadığımız dönemle paralellik gösteren çok fazla detay var. Hem yöneticilerin eylemleri hem de halkın bu iler tutar yanı olmayan eylemlere verdiği tepkiler veya tepkisizlikler, gündeme ve yakın tarihe dair aynı anda onlarca farklı olay getirebiliyor izleyicinin aklına. Her şeyin giderek normalleştiği, olmazların katbekat fazlasının olduğu, şaşkınlığın kendisinin artık bir şaşkınlık yarattığı atmosferde Caligula’nın eylemlerinin de destek bulması ve izleyiciyi bir paradoksa sürüklemesi gayet olağan sanırım.

Levend Öktem‘i en son İstanbul Devlet Tiyatrosu‘nun Nehrin Solgun Yüzü, Ahmet Saraçoğlu‘nu ise İstanbul Şehir Tiyatroları‘nın Vahşi Batı oyunlarında izlemiştim. Bu oyunda ikisini de çok beğendim. Ecem Üstündağ ve Pınar Coşkun‘u ise ilk defa sahnede izledim. Ecem Üstündağ‘ın tek kelime konuşmadan oynadığı bir performansı var Caligula’da. Kendisi prömiyer sonrasında yaptığı konuşmada mizahi bir dille bunun bir kadın için çok zor olduğunu söylemiş ama oyunda bu müşkül durumu katiyen hissettirmiyor. İzlemesi son derece keyifli bir karakteri var.

Keyifli olmasıyla birlikte izleyicisini memlekete dair kimi dertlere gark edecek bir oyun Kanlı Komedya “Caligula”. Asla kafa dağıtmak, gündemden uzaklaşmak, salt eğlenmek için izlenecek bir oyun değil. İsminin hakkını vererek kanlı mı kanlı bir komedya sahneye koyuyor Baba Sahne.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Stefan Tsanev
Çeviren: Hüseyin Mevsim
Yöneten: Ragıp Yavuz
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Oynayanlar: Levend Öktem, Ahmet Saraçoğlu, Ecem Üstündağ, Pınar Coşkun
Süre: 1 saat 15 dakika (Tek perde)