İzledim: Bir Baba Hamlet

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaBenim için bu sezonun son oyunlarından olan Bir Baba Hamlet‘i Baba Sahne‘de izledim. Baba Sahne’nin ilk oyunu Aşk Ölsün’ü geçtiğimiz sene annemle birlikte izlemiştim. O günden bu güne kadar Baba Sahne’de birçok konuk ekibin yapımlarını izlememe rağmen Bir Baba Hamlet’i epey bir zaman ertelemek zorunda kaldım.

Oyunu çağdaş Alman yazar Sebastian Seidel yazmış ve Yücel Erten çevirisiyle Türkçeye kazandırılmış. İsmine İntiharın Genel Provası‘ndan aşina olduğum Emrah Eren yönetmenliğini üstlenmiş. Rollerini Şevket Çoruh ve Murat Akkoyunlu paylaşıyor. Yine sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim. Bir Baba Hamlet oyunu benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bunun ne oyunun oyuncuları ne de yönetmeniyle bir ilgisi var. Tamamen benim oyun öncesi yapmam gereken ufak bir ön araştırmayı yapmamamdan dolayı oyun beklentimin çok altında kaldı. Şöyle ki Sebastian Seidel’in kaleme aldığı oyun, bir Hamlet temsili değil. İki erkek oyuncunun ellerine yüzlerine bulaştırarak ortaya bir Hamlet temsili çıkarmaya çalışmalarının oyunu. Fakat ben oyun öncesinde kendimi iki kişilik bir Hamlet temsili izlemeye öyle şartlamıştım ki, oyun gününe kadar daha önce izlediğim Hamlet‘leri hatırlamaya, onlarda beni en çok etkileyen sahneleri çıkarıp, Bir Baba Hamlet’de nasıl yorumlanacağını merak etmeye çoktan başlamıştım. Oyun seçimlerimden önce olabildiğince ince eleyip sık dokumaya çalışıyorum. Sanıyorum bu defa sezon sonunun rehavetinden olsa gerek böyle bir hatam oldu.

Bir Baba Hamlet’de Şevket Çoruh ve Murat Akkoyunlu kendilerini bir anda sahnede buluveriyorlar. Henüz ne rol paylaşımı yapılmış ne de sahne tasarımı oyuna hazır hâle getirilmiş değilken. Kısa bir girizgahla izleyicilere içerisinde bulundukları durumu açıkladıktan sonra başlıyorlar William Shakespeare‘in Hamlet’ini kendi meşreplerince oynamaya. İki saatlik oyun boyunca Hamlet’in neredeyse tüm sahnelerini oynuyorlar. Oynayamadıkları sahnelerin öncesini ve sonrasını izleyicinin aklında soru işareti kalmayacak şekilde uzun uzadıya anlatıyorlar. Nihayetinde ortaya günümüz diliyle yorumlanmış, yoğun olarak müzik ve komedi unsurları ihtiva eden, izleyiciyle temas etmekten kaçınmayan bir Hamlet temsili çıkarıyorlar.

Murat Akkoyunlu’nun oyunda oldukça enerjik ve her an komedi yapmaya teşne bir karakteri var. Oyunun bu kadar tempolu oynanmasının en büyük nedeni bence kendisi. Şevket Çoruh çoğu zaman onu dizginleyen ve sık sık bir Shakespeare oyunu oynadıklarını ona hatırlatan taraf oluyor. Ama yine de kendisini izlerken şaşırmalarından, sinirlenmelerine kadar verdiği tüm tepkileri uzun yıllardır oynadığı televizyon dizisindeki karakterden bir türlü ayıramadım. Sürekli aynı karakteri sahnede izliyormuşum hissine kapıldım. Farklı bir oyunda daha izlemek istediğim oyuncuların başında geliyor kendisi.

Oyunda sıklıkla gündemden ve yakın tarihten göndermeler de yapılıyor. Benim favorim Şevket Çoruh’un oynadığı, Danimarka kralının İngiltere’ye yaptığı konuşma sahnesi oldu. Öyle ki bu sahnenin ilk birkaç dakikası arkada çalan müzik eşliğinde süren bir pandomim gösterisi havasındaydı. Şevket Çoruh henüz tek kelime etmeden bu sahne oyunun en çok alkışını aldı. Baba Sahne’nin iki sene sonunda binbir güçlükle açılabildiği veya Fenerbahçe’nin bu sene şampiyon olamadığı gibi detayları oyun esnasında öğrenebiliyorsunuz. Ya da bir anda “Hoverboard” üzerinde Hamlet’in babasının hayaletini görebiliyorsunuz. Bu yüzden sulu bir Hamlet temsili diyebilirim Bir Baba Hamlet için. Oyundan keyif alabilmeniz için tüm ön yargılarınızı kırmanız ve mümkünse daha önce okuduğunuz veya izlediğiniz Hamlet’lerle ilgili fikirlerinizi salona girerken fuayede bırakmanız gerekiyor. Ben maalesef bunu yapamadım.

Oyun bana yer yer birkaç sene önce izlediğim Konya Devlet Tiyatrosu’nun Tarla Kuşuydu Juliet oyununu hatırlattı. Ephraim Kishon‘un yazdığı oyun Romeo ve Juliet oyununa alternatif bir son yaratıyor ve Romeo ve Juliet ölmeyip evlenselerdi nasıl bir hayatları olur sorusuna mizahi bir dille yanıt arıyordu. Yeniden fırsatım olursa bu gözle izlemeyi çok istiyorum Bir Baba Hamlet’i.

Ha unutmadan, Çürümüş bir şeyler var Danimarka Krallığı’nda!

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Sebastian Seidel
Çeviren: Yücel Erten
Yöneten: Emrah Eren
Oynayanlar: Şevket Çoruh, Murat Akkoyunlu
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Süre: 2 saat (2 perde)