İzledim: Tarla Kuşuydu Juliet

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika

Turne ile İstanbul’a gelen Konya Devlet Tiyatrosu’nun oyunu, Tarla Kuşuydu Juliet’i Üsküdar Tekel Sahnesi’nde izleme fırsatı buldum. Mayıs ayı içerisinde Devlet Tiyatroları da dahil olmak üzere birçok tiyatro topluluğu sezonun son oyunlarını oynuyorlar. Bu nedenle oyun programları fazlasıyla keyifsiz. Böyle zamanlarda sezon içerisinde izleme imkanı bulamayacağım oyunları izlemek bir nebze olsun bu keyifsiz hali unutturabiliyor.

Tarla Kuşuydu Juliet, William Shakespeare’in ünlü tiyatro eseri Romeo ve Juliet’e alternatif bir son üzerinden mizahi bir dille yaklaşan bir oyun. Oyunun aslında ailelerinin birbirlerine olan düşmanlıklarından dolayı birlikte olamayan Romeo ve Juliet trajik bir şekilde intihar ederek yaşamlarını sonlandırıyorlar. Tarla Kuşuydu Juliet, konu olarak Romeo ve Juliet’in intihar etmeyip, beraber olsalar nasıl bir hayat yaşayacakları üzerinde duruyor. Romeo ve Juliet’in evliliklerinin üstünden 29 sene geçmiş, kızları gençlik çağlarına gelmiş ve artık anlaşamamaktan şikayetçi olan çift ayrılmanın eşiğine gelmişken oyunun yazarı Shakespeare’in olaylara müdahale etmek üzere mezarından çıkıp gelmesiyle durum oldukça eğlenceli bir hal alıyor.

Oyun, o dönemin kıyafetleri ama günümüz dili ile oynanıyor. Tüm karakterlerin bu dille zaman zaman oyunun aslındaki sözlerinden zaman zaman da gündemdeki olaylar üzerinden yaptığı alıntılar salonu çok güldürdü. Romeo karakterini canlandıran  Doğan Doğru ve Juliet karakterini canlandıran Bengisu Gürbüzer iki farklı karakteri daha canlandırdılar sahnede. Kıyafet değişikliklerinde geçen sürelerde ise oyunun konusu ile paralel sözleri olan şarkılar söylendi. Oyun içerisinde izleyici ile olan diyaloglardan ve yer yer bu diyaloglardan sonra oyuncuların da kendilerini tutamayarak gülüp izleyicilere eşlik etmelerinden dolayı sanıyorum, oyun sonunda çok samimi bir hava vardı salonda. Perde arasında ve oyun sonunda birçok izleyicinin “hiç bitmesin istedim” dediğine şahit oldum. Oyunun süresi 1 saat 50 dakika civarı. Fakat oyunun yüksek temposundan dolayı bu zamanın nasıl geçtiğini ben farketmedim. Hatta perde arası verildiğinde oyunun ilk yarısının ne kadar kısa olduğunu düşünürken saate bakmamla bir saate yakın sürenin geçtiğini anladım. Kısacası Tarla Kuşuydu Juliet’i izlemek, oyun programlarının yavaş yavaş keyifsizleştiği şu dönemlerde çok keyif verdi bana. Sahnede ve oyundan sonraki izleyici yorumlarından da duyduğum kadarıyla salonun geneli  aynı fikirdedir sanıyorum.

tarla_kusuydu_juliet

Daha önce tiyatro oyunu okumamış olmanın sıkıntısını Hamlet Makinesi, Çehov Makinesi gibi birçok oyunda yaşadım. Oyunun konusu hakkında yüzeysel de olsa fikir sahibi olmama rağmen oyundan önce Romeo ve Juliet’in oldukça geniş bir özetini okudum. Akışı ve karakterleri anlamam konusunda bu okuma bana yardımcı oldu ama tamamını okumayınca çok fazla şey havada kalıyor oyun esnasında. Bunu da bir vesile yaparak Shakespeare’in eserlerinden başlayarak tiyatro oyunları okumayı alışkanlık haline getirmek istiyorum. Umarım bu konuda istikrarlı olabilirim.

Son olarak söylemek istediğimse bu oyunun içeriği ile ilgili değil. Aynı oyun önceki sezonlarda İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda Engin Alkan ve Sevinç Erbulak kadrosuyla da sahneye koyulmuş. Hakkında biraz araştırma yapıp, birkaç tanıtım videosunu izledikten sonra keşke zamanında o oyunu da izleyebilseydim dedim. O da çok keyifli bir oyunmuş, umarım tekrar sahnelenmeye başlanır.