Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaModa Sahnesi‘nin bu sezon sahnelemeye başladığı Yeni Bir Şarkı oyununu dün matine temsilinde izledim. Böylelikle yeni tiyatro sezonunu da açmış oldum. Marguerite Duras‘ın kaleme aldığı oyun, Kemal Aydoğan yönetmenliğinde sahneleniyor. Oyunun çevirisi ise Murat Erşen‘e ait.
Oyun, ayrılmalarının üzerinden üç sene geçmiş bir çiftin, boşanma işlemlerinin son aşamasını tamamlamak üzere son defa bir araya geldikleri akşamda başlıyor ve takip eden gecenin sabahında son buluyor. Beraber oldukları dönemde uzun süre konakladıkları, kendileri için oldukça husisi bir öneme sahip olan otelin lobisinde buluşuyorlar. Daha doğrusu şehirdeki işlerini hallettikten sonra ikisini de ayakları oraya götürüyor.
Çift, karşılaştığı andan itibaren nezaketi elden bırakmayarak ama şiddeti de giderek artan bir şekilde beraber oldukları dönemin muhasebesini yapmaya başlıyor. Birtakım imaların ve isnatlarından ardından çiftin itirafları birbirinin peşi sıra geliyor. Gece boyunca beraberken birbirlerine söyleyemediklerinden hayatlarındaki yeni insanlara, tekrar birlikte olabilme ihtimallerinden ilişkilerinin neden yürümediğine dair birçok konuda tartışıyorlar. Bu tartışmalar sırasında erkek ve kadın neredeyse birbirine taban tabana zıt davranışlar gösteriyorlar. Kadın, ilişkiyi çoktan kafasında bitirmiş, yeni hayatına başlamaya hazır bir hâldeyken, erkek, defaatle yeniden birlikte olma ihtimallerinin kapısını çoğu zaman çirkinleşerek zorluyor. Aralarındaki görünmez nezaket çizgisinin de öte tarafına ilk geçen erkek oluyor. Erkeğin istediğini elde edemediğinde öldürmeye olan eğilimi, hastalık derecesinde geçmişe olan saplantısı ve kadının bunun karşısında net bir tavırla kendi yolunda gitmeye kararlı duruşu oyunla ilgili en çok aklımda kalanlar oldu. Bir yandan da kadın – erkek ilişkilerindeki erkeğin konumunun yalnızca bu coğrafyanın derdi olmadığını hatırlattı bana.
Hiçbir şey bundan daha fazla sona ermemiştir.
Durağan bir oyun Yeni Bir Şarkı. Oyuncuların fiziksel performanslarından ziyade diyaloglarıyla derdini anlatmaya çalışıyor. Moda Sahnesi’nin nevi şahsına münhasır sahne tasarımı da bu tempoya ayak uyduruyor. Sahne üzerindeki barkovizyonlarda yer alan görüntüler karakterlerin duygu durumlarına göre değişimler gösteriyor. Moda Sahnesi’nin oyun afişlerinde oyuncu fotoğrafı görmeye alışık değilim. Yeni Bir Şarkı için oyuncuların portrelerinden mürekkep bir afiş görünce şaşırmıştım epey. O fotoğrafın alametifarikası oyun sırasında görülebiliyor. Ona rağmen afiş tercihine ısınamadım ben. Pek konduramasam da birtakım pazarlama kaygılarının sonucu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sahne üzerinde hikâyeye katkı sağladığı düşünülen barkovizyon, 3D mapping gibi görüntü teknolojilerden hazzetmediğimi de Yeni Bir Şarkı’da daha net bir şekilde gördüm. Benim seyir zevkime göre yapay bir atmosfer oluşturuyor. Onlarla ilgilenirken hikâyeyi kaçırıyorum çoğu zaman.
Seni öldürmek istedim.
Oyunun rollerini Caner Cindoruk ve Melis Birkan paylaşıyorlar. İkisi de daha önce Bira Fabrikası, En Kısa Gecenin Rüyası, Arıza, Torun İstiyorum gibi farklı oyunlarda izlediğim ve nispeten beğendiğim oyunculardı. Fakat Yeni Bir Şarkı’da ikisini de beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Ne Melis Birkan’ı ne de Caner Cindoruk’u oynadığı karakterle ilişkilendirebildim. Adını koymakta zorlandığım ama hem erkeğin hezeyanlarında hem de kadının kendinden emin tavırlarında ikna edici olmayan bir şeyler var. Özellikle Melis Birkan’ın tekdüze ses tonuyla süren uzun diyalogları bir okuma provası izliyormuşum hissi verdi bana. Keza Caner Cindoruk’un da oyunun geneline göre yüksek oynadığı sahnelerin hissinin izleyiciye planlandığı şekilde geçmediğini tahmin ediyorum. Bu sebeplerden dolayı keyif aldığım bir oyun olmadı. Hatta eli biraz yükselterek, Moda Sahnesi’nin geçen sezon ortasında sahnelemeye başladığı Ağaçların Kokusu‘nu -bu sezon sahnelenmiyor- en beğendiğim Moda Sahnesi oyunu olarak nitelemiştim. Yeni Bir Şarkı ise onun tam zıttı bir konumda benim için.
Yazan: Marguerite Duras
Çeviren: Murat Erşen
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Oynayanlar: Caner Cindoruk, Melis Birkan
Süre: 1 saat 15 dakika (Tek perde)