İzledim: Bir Başkadır A.

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakikaModa Sahnesi‘nin yeni oyunu Bir Başkadır A.‘yı prömiyerinden hemen sonraki gösterimi ile geçtiğimiz hafta içerisinde izledim. Daha önce oyun ve yazarları ile herhangi bir tanışıklığım olmamasına rağmen vakit buldukça prova notlarına göz gezdirdiğimden olacak ki oyun günü sahnede karşılaşacaklarım konusunda az da olsa kendimi fikir sahibi hissederek buldum büyük salondaki koltuğumu.

Moda Sahnesi’nin diğer oyunlarında da okumaya çalışıyorum prova notlarını. Özellikle oyunların kitap listelerini takip edip, o an için hızlı bir şekilde temin edip okuyamasam da bir yerlere not ediyorum okumak isteyeceklerimi. Keşke diğer tiyatrolara da örnek olarak yaygınlaşsa bu prova notlarının erişilebilir olması. İzleyici olarak benim de oyun öncesi bir hazırlık sürecine girmemi sağlıyor.

Bir Başkadır A. (orijinal ismi ile A. ist eine Andere), Andreas Sauter ve Bernhard Studlar‘ın kaleme aldığı, A. karakterinin çevresinde süren bir oyun.

Oyunun hemen başında aslında bizim izleyiciler olarak tam zamanında gelip, koltuklarını doldurduğumuz yerin bir tiyatro salonu değil bir taziye evi, evin girişinde bizi karşılayanların da oyuncular değil A.’nın babası ve arkadaşları olduğunu öğreniyoruz. Aslında hepimiz o akşam A.’nın cenaze törenine katılıyoruz. Sonda söyleyeceklerimden birini şimdi söylemiş olayım; oyunun en beğendiğim bölümlerinden birisi girişi oldu. Çünkü izleyicilerin henüz salondaki yerlerini almadan kendilerini bir cenaze töreninin ortasında bulmaları hazırlıksız, gardları düşük olarak yakalanmalarına neden oluyor ve ortaya görülmeye değer anlar çıkıyor. Öyle ki kendi kişisel şaşkınlığımı atlatıp, koltuğumu bulduktan sonra uzunca bir süre salona giren izleyicilerin sahneyi gördükten sonra verdikleri tepkileri seyrettim.

Oyun 13 kısa bölümden oluşuyor. Biz bu bölümler süresince A.’yı Bonsai uzmanı babası Pheres‘den, erkek arkadaşı Gerd, onun arkadaşı Herwig ve uzunca bir süre aynı evi paylaştığı arkadaşı Nina‘dan dinlediklerimiz ve A.’nın Gerd’e yazdığı mektuplardan öğrendiklerimizle tanıyoruz. Anlatılanlar A.’nın karakteri ve olası intiharının nedenleri hakkında bize ipuçları verse de son kertede daha fazla kafamızı karışmaktan öteye gitmiyor duyduklarımız, sorularımıza cevap olmuyor.

Ailesi ve arkadaşlarından dinlerken ister istemez herkesin kafasında bir A. oluşmuştur sanıyorum. Benim kafamda oluşan A., oyundakinden çok daha sert ve asi bir karakterdi. Çoğu kez tiyatroda veya sinemada maruz kaldığımız “farklı” insan profillerinden dolayı biraz da klişe bir karakter denilebilir hatta. Fakat Kübra Kip‘in canlandırdığı A. karakteri öyle bir dinginlik içerisinde dahil oldu ki oyuna, oyunun başından beri hayal ettiğim karakter silinip gitti bir anda. Diğer karakterlerin konuşmaları sonrasında onunki adeta bir gürültünün aniden kesilmesi sonucunda oluşan sessizlik gibiydi. Hem yaptıkları, hem soruları hem de zaman zaman küçümsediği diğer insan davranışları ile kendisine çizilen sınırların dışına çıkmayı istediğini, hikayesine bu şekilde devam etmek istediğini hissettiriyordu bizlere.

Moda Sahnesi’nin tüm sahne tasarımları için hemen hemen aynı şeyleri söylüyorum sanırım ama yine tekrar edeceğim. İster Hamlet veya En Kısa Gecenin Rüyası gibi kabalık ister de Seviyoruz ve Hiçbir Şey Bilmiyoruz veya Parkta Güzel Bir Gün gibi nispeten daha az sayıda oyuncu kadrosuna sahip oyunlarda olsun Moda Sahnesi bariz bir şekilde yalınlığın peşinden gidiyor. Şatafattan uzak duruyor. Her şeyi gerektiği kadar kullanıyor. Bu sayede biz de izleyici olarak sayısız ayrıntı ile zihnimizi bulandırmadan, oyunların hikayelerine daha kolay ortak olabiliyoruz. Nasıl ki resimde veya karikatürde eserin çizgisinden icracısını tanıyabiliyoruz bence Kemal Aydoğan‘ın bakışı ve Bengi Günay‘ın sahne tasarımları da benzer bir ayırt edici nitelik taşıyor.

Bir Başkadır A. oyununun sahne tasarımı yine Bengi Günay’a ait. Sahne için oyundaki tüm karakterleri içerisine alacak bir olay yeri inceleme alanı düşünülmüş. Oyun boyunca karakterler bu alanın içerisinden çıkmıyorlar. Tahmin edileceği üzere bu sınırın içerisinde yer almayan, sahnenin her yerini özgürce kullanan tek karakter ise A.’dan başkası değil.

Bir Başkadır A. ilginç bir deneyim oldu benim için. Emre Çaltılı, Bülent Aksu gibi oyuncuları sahnede ilk defa izledim. Deniz Elmas’ı daha önce Roberto Zucco‘da, Kübra Kip’i de Hamlet‘te izlemiştim. Oyuncular arasında en çok merak ettiğim isim Metin Coşkun’du. Kendisini en son iki seneden fazla zaman önce Nazım Oyuncuları’nın Hasretinden Prangalar Eskittim oyununda izleme imkanı bulmuştum. Sahneye çok yakışan ustalıkta bir oyunculuk sergiliyor yine Bir Başkadır A. oyununda da kendisi.

Bir Başkadır A. oyunu sezon boyunca Moda Sahnesi’nde sahnelenmeye devam edecek. Oyun takvimi için Moda Sahnesi’nin web sitesidenki ilgili sayfa ziyaret edilebilir.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Andreas Sauter, Bernhard Studlar
Çeviren: Gülen İpek Abalı, Ayşe Gülsüm Özel
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Müzik: Can Güngör
Oyuncular: Kübra Kip, Emre Çaltılı, Bülent Aksu, Deniz Elmas, Metin Coşkun