2014 – 2015 Sezonunda En Beğendiğim Oyunlar

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika

Müstehak gazetesindeki yılın en iyi tiyatro oyunları köşesini okuduğumdan beri bir süredir kafamda vardı böyle bir günlük yazmak. Açıkçası bilgisayar başına geçtiğimde böyle bir günlük yazmanın sandığımdan çok daha zor olacağını farkettim. Tiyatro günlüğünü açtığımdan beri yalnızca okuduklarım ve izlediklerim üzerine benzer formatlarda şeyler yazıyorum. İlk defa tüm sezon üzerine düşünerek bir sıralama yapmak zorunda kalıyorum. İlk başta en beğendiğim 10 oyun üzerinden yazmayı düşündüm. Fakat bir türlü işin içinden çıkamayınca bu sayıyı 5’e düşürdüm.

2014 – 2015 sezonunda toplamda 27 oyun izleme fırsatı bulmuşum. 27 oyundan 22 tanesini eleyip, 5 tanesini çıkarmak oldukça zor oldu benim için. Tüm oyunları tek tek düşündüğümde, neredeyse hepsinin bir başka ayrıntısı aklıma geldi. Bir oyunun dekorunu çok beğenmişken, bir oyunun konusunu, bir oyundaki oyuncuyu çok severken, diğer oyunun oynandığı sahneyi çok sevmişim. Neyse ki sonunda 2014 – 2015 sezonunda en beğendiğim 5 oyunu çıkarabildim, buraya alamadığım oyunlarda aklım kalarak.

5 – Sondan Sonra (Duru Tiyatro)

Rollerini Emre Kınay ve Ahu Türkpençe’nin paylaştığı oyunu Kozyatağı Kültür Merkezi’nde izlemiştim. İki oyuncuyu da sahnede ilk defa izleme şansı buldum. Çok fazla gerilim unsuru içeren oyunda, şehri yerle bir eden nükleer patlama sonrası bir sığınakta beraber yaşamak zorunda kalan ve dış dünya ile ilişkisi tamamen kesilen iki arkadaş, Mark ve Louise’in hikayesi anlatılıyor. Önümüzdeki sezonlarda Duru Tiyatro’nun sahneye koyduğu oyunların sıkı takipçisi olacağımı düşündürmeye yeten bir oyun oldu Sondan Sonra benim için.

Oyun ile ilgili günlük yazım: İzledim: Sondan Sonra

4 – Antabus (Tatbikat Sahnesi)

Tatbikat Sahnesi’nde izlediğim ikinci oyun, Antabus. Seray Şahiner’in aynı isimli romanından uyarlanan oyunda ailesi ile birlikte köylerinden İstanbul’a göç eden Leyla Taşçı’nın hikayesini izleyiciye Nihal Yalçın anlatıyor. İstanbul geldikten sonra çalışmaya başlayan, evlenen, çocuklar doğuran Leyla Taşçı’nın abilerinden, babasına, patronlarından, sevgililerine kadar hayatına giren tüm erkekler onun hayatını daha da yaşanmaz kılıyor. Antabus oyununda ilk defa alışılagelmişin bu kadar dışında bir dekor tasarımı ile karşılaşmıştım. Yalnızca ben değil tüm izleyiciler olarak o akşam yaşadığımız merak ve şaşkınlığı kolay kolay unutamam sanırım.

Oyun ile ilgili günlük yazım: İzledim: Antabus

3 – Personel (Craft Tiyatro)

Personel de Craft Tiyatro’nun Kadıköy’deki sahnesinde izlediğim ikinci oyun oldu. Rollerini Dolunay Soysert ve Aslı Enver’in paylaştığı oyun, günümüz iş hayatında ‘mobbing’ yani karşı tarafın üstünde psikolojik olarak baskı kurarak yıldırma uygulamalarının geldiği ve muhtemel gelebileceği konulara dikkat çekiyordu. Craft Tiyatro’nun Kadıköy’deki sahnesinin yapısından dolayı izleyici ile oyuncular oyun oynanırken iç içe oluyorlar. Bir de bunun üstüne çok şık bir ofis ortamı dekoru eklenince izleyiciler olarak biz de adeta oyunu yaşadık. Oyundan sonra okuduğum bir röportajda Personel’in, Aslı Enver’in ilk sahne deneyimi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Çünkü temposu bir an bile düşmeyen oyunda Doluney Soysert ile çok güzel bir ikili olmuşlardı.

Oyun ile ilgili günlük yazım: İzledim: Personel

2 – Profesyonel (İstanbul Devlet Tiyatrosu)

Profesyonel önceki sezon izlemek isteyip de bir türlü bilet bulamadığım baş rollerini Yetkin Dikinciler ve Bülent Emin Yarar’ın oynadığı bir oyundu. Oyunda bir yayınevinin genel yayın yönetmenliği görevini yapan Teja’nın odasına bir gün elinde bavulu ile Luka giriyor. Luka’yı başlarda kitap yazmak isteyen amatör yazarlardan birisi olarak gören Teja onunla çok fazla ilgilenmiyor. Ta ki Luka’nın yazdıklarından kendi hayatına dair bilmediği şeyleri öğrenmeye başlayana kadar. O andan itibaren Teja’nın geçmişi kendi bildiğinden çok farklı bir hal alıyor. İyi ki izledim dediğim oyunlardan oldu, Profesyonel. Benim bildiğim kadarı ile Bir Delinin Hatıra Defteri ile beraber son zamanlarda Devlet Tiyatroları’nda en uzun süre kapalı gişe oynayan oyun olma ünvanına sahip. Kısacası Profesyonel’i çok beğendim, fırsat bulduğumda tekrar izlemek isterim.

Oyun ile ilgili günlük yazım: İzledim: Profesyonel

1 – Bir Delinin Hatıra Defteri (Tatbikat Sahnesi)

Son olarak geldik benim için önemi büyük olan oyuna. Bir Delinin Hatıra Defteri. Erdal Beşikçioğlu’nun tek kişilik performansı. Oyun Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendiği sıralarda gidip, Ankara’da izlemek istemiş fakat gidememiştim. Sonraki sezon ilk iş olarak gidip, izlemek için kendimi şartlarken Devlet Tiyatroları’nın yeni sezon programı yayınlandı ve oyunun artık sahnelenmediğini öğrendim. Neyse daha önceki günlüklerde de bu konudan çokça bahsettiğim için tekrar düşmemek adına özet geçiyorum. Ben oyunu bir daha izleyemem herhalde diye düşünürken Erdal Beşikçioğlu, Ankara’da Tatbikat Sahnesi’ni kurdu ve oyunu orada oynamaya başladı. Kısa bir süre sonra da Tatbikat Sahnesi’nin İstanbul şubesi açıldı ve oyun bir saatlik uzaklığımda oynanmaya başladı.

Oyunun İstanbul biletleri satışa çıktığı zaman fiyat politikasından dolayı istemsizce biraz uzaklaştığımı hissettim oyundan. Hoşnut olmadığım fiyat politikaları hakkında farklı bir günlük yazmayı düşünüyorum. Sonuç olarak Özgür Hanım‘ın da yol göstermeleri ile yine oyunun İstanbul’da sahnelendiği ilk haftasında, Beşiktaş’taki Tatbikat Sahnesi’nde oyunu izledim. Yaşadığım en farklı tiyatro deneyimi oldu. Tek başına bir vinç ile Popriçin’in deliliğe giden hayatını bize anlattı Erdal Beşikçioğlu. Yalnızca 2014 – 2015 sezonu için değil uzunca bir süre beğendiğim oyunların en başında gelecek, Bir Delinin Hatıra Defteri.

Oyun ile ilgili günlük yazım: Bir Delinin Hatıra Defteri