İzledim: Tırnak İçinde Hizmetçiler

Yaklaşık okuma süresi: 4 dakikaTiyatro Hemhâl‘in Tırnak İçinde Hizmetçiler oyununu Kadıköy Boa Sahne‘deki ikinci oyunum olarak izledim. Bir hafta önce izlediğim ilk oyunum Tiyatro Evi‘nin Marx İstanbul’dasıydı. Senelerce izleyicisi olacağını düşündüğüm sahneye iki güzel yapımla keyifli bir açılış yapmış oldum.

Tiyatro Hemhâl yeni bir topluluk. Tırnak İçinde Hizmetçiler ikinci oyunları. İlk oyunları -ki hâlâ aklımdadır kimi sahneleri, öyle severim- Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit bir süre Seyyar Sahne çatısı altında oynandı, açılışından sonra ise Tiyatro Hemhâl repertuvarına dahil oldu. Tırnak İçinde Hizmetçiler, Hakan Emre Ünal‘ın kaleme aldığı ve yönettiği bir oyun. Rollerini Nezaket Erden ve Pınar Güntürkün paylaşıyor. Hakan Emre Ünal’ın, Jean Genet‘in Hizmetçiler isimli oyunundan hareketle yazdığı oyunun karakterleri İpek ve Bahar isimli iki genç kız. Hizmetçiler oyununun bir uyarlamasını sahneye koymak için hummalı bir çalışma sürdürüyorlar. Kendi aralarındaki konuşmalarından bu çalışmaların uzunca bir süredir devam ettiğini ve henüz içlerine sinen bir uyarlama ortaya çıkaramadıklarını anlıyoruz. Maddi sıkıntılar, aile baskısı ve daha da önemlisi kendilerini ispat etmek gibi nedenlerden dolayı sahneye koymaya çalıştıkları oyun, onlar için herhangi bir oyun olmaktan çıkıyor.

Oyunun oyuncu kadrosu iki kişilik gibi gözükse de birçok yan karakter misafir oluyor İpek ve Bahar’ın hikâyesine. Anneleri, evlerini geçici olarak kullandıkları oyuncu arkadaşları, katıldıkları oyuncu seçmelerindeki çalışanlar, öğrenciler, eş, dost ve akrabalar. İki genç kızın bir oyunun etrafında dolaşarak kendi varoluşlarına dair verdikleri mücadeleyi izliyor sahnede izleyici. Jean Genet’in Hizmetçiler oyununun üzerine incelikli bir inşa yapılmış. Hizmetçiler oyununda Claire ve Solange isimli iki hizmetçi kızın hanımlarının yerine geçmek, onun gibi olmak hevesiyle İpek ve Bahar’ın dizilerde oyunculuk yaparak müreffeh bir yaşam süren arkadaşlarına özenmeleri birbirine paralel olarak devam eden iki hikâye koyuyor ortaya. Bugüne kadar yüksek sesle söylenmeyenlerin söylenmeye başlaması ise ikili arasındaki gerilimi arttırırken oyunu finale götüren yolu açıyor.

İpek ve Bahar’ın kendi aralarındaki çatışmaları oyunun temposunu yükseltiyor. Bariz bir şekilde böyle bir iddiası olmamasına rağmen Tırnak İçinde Hizmetçiler son zamanlarda en çok güldüğüm oyun oldu. Bununla birlikte bir yandan da aslında işin mutfağını bilmeyen biz fâni izleyiciler için tiyatro yapmanın maddi ve manevi güçlükleri hakkında ipuçları veriyor karakterler. Bunu tabii göze göstermeden, harikulade bir mizah ve tam yerinde tespitlerle yapıyorlar. Hele bir oyuncu seçmeleri ve çocuk oyunu anıları bölümleri var ki benim diyen komedi oyunlarına taş çıkartırlar.

Hem duygudaşlık hem de üslup bakımından birbirine bu denli harman olan klasik ve çağdaş iki metin, daha izleyici koltuğuna oturmadan başlayan oyun, matruşka gibi birbirinin içinden çıkan çok katmanlı bir sahneleme yapısı ve iki etkileyici oyuncu. Bunların tümünü bir kenara bırakırsam oyunun bende bıraktığı en yoğun his, tarifsiz bir samimiyet oldu. Oyun İpek ve Bahar’ı izleyiciye inandırıyor ve sonrasında da bir an olsun şüpheye düşürmüyor. Bunun elbette Kadıköy Boa Sahne gibi ufak sahnelerde oyuncunun izleyicinin bir kol mesafesi yakınında oynuyor olmasının da yadsınamaz bir etkisi var. Ama ben işin büyük payının metinde olduğunu düşünüyorum. Akıllıca tasarlanmış, ilmek ilmek işlenmiş bir metin her şeye ikna edebiliyor izleyiciyi. Üzerinde “ayna” yazan bir kartonun ayna olabileceğine dahi.

Sevgili Arsız Ölüm’de de benzer hislerle salondan çıkmıştım. Tırnak İçinde Hizmetçiler’den sonra da günlerce oyun zihnimde oynamaya devam etti. Tırnak İçinde Hizmetçiler, benim için sezonun en iyi oyunlarından birisi. Emek veren, dayanışan herkesin emeğine sağlık.


Güncelleme: 15 Temmuz 2019

17. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali‘nin en merakla beklediğim oyunuydu Tırnak İçinde Hizmetçiler. Sezonda izlemiş olmama rağmen. Ya da onun yüzünden demek daha doğru olur sanırım. İlk izlediğimde aldığım hissi uzun zamandır başka bir oyundan almamıştım. Klasik bir metnin çağdaşla harman edildiği oyunda maharetli bir işçilik var. Nezaket Erden ve Pınar Güntürkün‘ün uyumu, akan bir suyu izlemek gibi bir his bırakıyor izleyicide. Senelerdir aynı sahneyi paylaşan ikililer gibiler.

Oyun festivalde kimi talihsizlikler yaşadı. Yeniden izlemiş olmama sevinirken onlara üzülmeden edemedim. Normal şartlar altında pazar akşamı oynanacak oyun yağmur yağışından dolayı pazartesi gününe ertelendi. Pazartesi günü de yağmur tamamıyla kesilmeyince oyunun iptal olabilme ihtimalini göze alıp izlemeye gelen izleyici sayısında diğer oyunlara göre ciddi bir azalma oldu. Açıkçası daha fazla kişi görsün, izlesin isterdim. Bununla birlikte oyun esnasında yaşanan türlü aksaklıklar oyuncuları doğaçlamaya zorladı. Hem Nezaket Erden hem de Pınar Güntürkün orijinal metine uygun bir şekilde kotardılar bu performansları ama kimi sahnelerin etkisi fark edilir şekilde azaldı. Oyunu ilk defa izleyenler ne kadar fark etti bilemiyorum ama ben Kadıköy Boa Sahne’de aldığım keyfi alamadım bu defa oyundan.

Fakat daha önce metnin ve rejinin benim üzerimde nasıl bir etki bıraktığını bildiğim için bunu pek sorun etmedim. Umarım farklı bir temsilde yeniden yolum kesişir İpek ve Bahar‘la.

OYUN KÜNYESİ
Yazan ve Yöneten: Hakan Emre Ünal
Sahne Tasarımı: Nursev Demirbaş
Oynayanlar: Nezaket Erden, Pınar Güntürkün
Süre: 1 saat 25 dakika (Tek perde)