İzledim: Üçü Bir Arada

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaİstanbul Halk Tiyatrosu‘nun Üçü Bir Arada oyununu dün akşam Özgürlük Parkı Açık Hava Sahnesi‘nde izledim. Önceki festivallerde olduğu gibi bu sene de tüm oyunları izlemek niyetiyle başladım 17. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali‘ne. Muhtelif nedenlerden dolayı 10 oyunda 2 fire -Nereden Nereye ve Şen Makas oyunları- vererek devam ediyorum.

Yunus Emre Gümüş‘ün kaleme aldığı metin Engin Alkan rejisiyle sahneleniyor. Üç erkeğin trajikomik hâllerinin konu edildiği oyunun rollerini Celil Nalçakan, Cem Davran ve Onur Özaydın paylaşıyor.

Yılbaşı gecesinde birtakım aksaklıklar sonucu yolları kesişiyor üç erkeğin. Karşılaşmaları, farkında olmadan yaşadıkları birbirine benzer hayatlarını fark etmelerine sebep oluyor. Fakat bu trajikomik farkındalık hepsi için verilmesi çok zor bir kararın arifesi anlamına geliyor. İçlerinden bir tanesinin uzun süredir planladığı intiharı gerçekleştirmek üzere olması ve diğerlerini de kendisiyle birlikte intihar etmeye ikna çabaları üçlü içerisinde tehlikeli bir oyuna dönüşüyor. Bir tarafın ölümü, diğerin tarafın yaşamı savunduğu bir oyuna. Argümanlarını sıralamaya başlıyorlar birer birer. Eteklerindeki tüm taşları, tüm yaşanmışlıklarını döküyorlar ortaya. Bunları yaparken sık sık çocukluklarına ve ilk gençliklerine dönüyorlar. Başlarından geçen menfi olayları sanki bir başkasının anılarıymışçasına rahat bir tavırla anlatıyorlar. Anneleriyle, babalarıyla ve diğer ölümcül şeylerle ilgili zihinlerinde yer eden travmalarla yüzleşiyorlar. Sonunda ya hep beraber intihar etmek ya da hep beraber hayatta kalmak adına ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Konusunun ciddiliğine tezat olarak eğlenceli bir oyun Üçü Bir Arada. Ölümü ve ölüm kararına giden yolu mizahla anlatıyor. Çok ufak dokunuşlarla izleyicisinin içini parçalayacak, yüreğinde devcileyin bir taşla evine döndürecek bir hikâyesi var ama anlatımında bu yola başvurmuyor. Ailesi tarafından sevilmeyen evlatlar, kötü çocukluk anıları, intiharlar, kazalar, terk edilişler, reddedilişler. Tümünü futbol ile harman ederek, futbol ile ortak yanlarını bulup çıkararak aktarıyor izleyiciye. Bunun yanında sahne tasarımından müziklere, oyuncu kostümlerinden oyunun süresine kadar -45 dakikalık iki perde olarak sahneleniyor- her şey futbol ile ilişkilendiriliyor. Oyunun bu futbol bağıntısı kimi fanatik izleyicilerin bir anlığına tiyatroda olduklarını unutmasına sebep olsa da kısa sürede ortama uyumlanmalarını sağladı.

Cem Davran hariç diğer oyuncuları tiyatro sahnesinde ilk defa izledim. Cem Davran’ı ise yaklaşık üç sene önce Bezirgan oyununda izlemiş ve çok beğenmiştim. İzlemesi keyifli, şiir gibi bir oyunculuğu var. Üçü Bir Arada’nın da temposunu Celil Nalçakan ile birlikte sürekli yüksek tutuyorlar. Onur Özaydın oynadığı sakin mizaçlı karakter nedeniyle bu açıdan onlar kadar ön planda olmasa da günün sonunda üçlüyü izlemek beni mutlu etti, güzel bir akşam geçirdim. Festivalin önceki günlerine göre hava sıcaklığının düşük olması, güzel oyunun üzerine bal kaymak oldu âdeta.

Sezonda gözüme çarpmamış oyunlardan birisiydi Üçü Bir Arada. Festivalin bana kattığı sayısız güzellikten birisi oldu. Ölüm ve yaşam üzerine düşünmeye vesile, izleyicisini güldürmeye teşne bir yapım olarak kaldı hatırımda. Serin bir yaz akşamında.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Yunus Emre Gümüş
Yöneten: Engin Alkan
Sahne Tasarımı: Cem Yılmazer
Oynayanlar: Celil Nalçakan, Cem Davran, Onur Özaydın
Süre: 1 saat 40 dakika (2 perde)