İzledim: Açık Aile

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaTiyatro Yeniden‘in Açık Aile oyununu dün akşam Özgürlük Parkı Açık Hava Sahnesi‘nde izledim. 17. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali‘nin ikinci oyunu olarak. Dario Fo ve eşi Franca Rame‘in kaleme aldığı oyun Füsun Demirel çevirisiyle sahneleniyor. Yönetmenliğini Dersu Yavuz Altun‘un yaptığı oyunun oyuncuları ise Özge Özberk ve Kubilay Penbeklioğlu.

Sonda söyleyeceğim yine başta söyleyeyim, Açık Aile tam bir açık hava oyunu. Temposuyla, mizahıyla ve izleyiciye dokunuşlarıyla açık hava izleyici kitlesine hitap ediyor. Aslında oyunları bu şekilde kategorilendirmek pek hazzettiğim bir şey değil. Hatta yakın zamanda verilen bir tiyatro ödülünde küçük salon oyunu, büyük salon oyunu gibi kategoriler bazı tartışmaları beraberinde getirmişti. Bunun gibi ayrımlara mesafeli durmaya çalışıyorum. Fakat senelerdir gözlemlediğim şu ki, açık hava izleyicisinin çoğunluğu gülmeye teşne olarak geliyor oyuna. Gülmediği oyuna da kestirmeden kötü oyun yaftası yapıştırabiliyor. Bu nedenle Açık Aile sahnenin atmosferine uygun bir yapım olarak izleyicilerden tam not almayı başaran bir oyun oldu Açık Aile.

Evli bir çift üzerinden bir kadın – erkek hikâyesi anlatıyor Açık Aile. Daha doğrusu ailenin fertleri doğrudan izleyici muhatap alarak kendi hikâyelerini anlatıyorlar. Evliliklerindeki ilk heyecanı yitirmeleri bahane edilerek erkek tarafından bir fikir atılıyor ortaya, Açık Aile. Bu aile yapısında erkek, başka kadınlarla, kadın, başka erkeklerle ilişki içerisinde olabiliyor. İki tarafın da bu duruma rızası ve saygısı oluyor. Hâlihazırda çapkınlıklarıyla bilinen erkek tarafından kadın – erkek ilişkilerinde devrim yaratacağı öne sürülerek ortaya atılan bu fikir başlarda amacına uygun olarak tıkır tıkır işliyor. Erkek, ilişki içerisinde olduğu kadınları eşiyle birlikte yaşadıkları eve getiriyor, onları tanıştırıyor, beraber yemek yiyorlar, vakit geçiriyorlar. Fakat evinde izole bir yaşam süren kadının da Açık Aile fikrinin gerekliliklerini yapmaya başlamasıyla ilk sorunlar baş gösteriyor. Kendine bakan, güzel olmak için çaba harcayan kadın, kısa sürede erkeğin dikkatini çekiyor. Eşini başka bir adamla paylaşmak fikrini aklından geçirdikçe kendi önerisi olan Açık Aile fikrinin sandığı kadar matah bir şey olmadığını anlamaya başlıyor.

Oyundaki dilemma sezon içerisinde izlediğim Mam’art Tiyatro‘nun Empatopya oyununu düşürdü aklıma. Yine benzer şekilde Jose Saramago‘nun Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş romanını da. İki metinde de insanların tarih boyunca ulaşmak istediği müreffeh bir yaşam ve bunun sonsuza dek sürmesi isteği konu ediliyor. Birer ütopya gibi gözüken bu istekler, gerçekleştiğinde beraberinde getirdiği sorunlarla birlikte kısa zamanda mevcut durumu aratacak hâle getiriyor insanları. Açık Aile oyunundaki erkeğin rolü de buna çok benziyor. Yalnızca kendi menfaatini -aslında zaten sürdürdüğü yaşamı legalleştirme çabasını- düşünerek değerinden fazla önem atfettiği Açık Aile fikri, kendi inisiyatif sınırlarının dışarısına çıktığında başına bela oluyor.

Kubilay Penbeklioğlu‘nu daha önce İstanbul Şehir Tiyatroları‘nın Türkiye Kayası oyununda izlemiştim. Özge Özberk‘i ise sahnede ilk defa izledim. Oynadıkları karakterlerin evli olduklarından bir an olsun şüphe ettirmediler. Keyifli bir uyumları vardı. Oyunda mikrofonla ilgili ufak bir aksaklık oldu. Onu kotarmaya çalışırkenki hâlleri de bu uyumun yalnızca oyun metnine bağlı olmadığını gösterdi.

Eğlenceli bir oyun olmuş Açık Aile. Derdini yekten söylemiyor, didaktik olma eğilimi göstermiyor. İzleyicisine takip edebileceği küçük küçük kırıntılar bırakıyor yol üzerinde. Yalnızca gülüp geçmek veya o kırıntılardan birkaçını toplamak yine izleyiciye kalıyor.

OYUN KÜNYESİ
Yazan:
Dario Fo – Franca Rame  
Çeviren: Füsun Demirel
Yöneten: Dersu Yavuz Altun
Dekor ve Kostüm Tasarımı:
Onur Özcan
Oynayanlar: Özge Özberk, Kubilay Penbeklioğlu
Süre: 1 saat 20 dakika (Tek perde)