İzledim: Anlatanadam Stand Up Special, Kemal Ayça Stand Up, Bir Yıldız Batıyor

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Anlatanadam Stand Up Special Anlatanadam‘ın stand up gösterisini Caddebostan Kültür Merkezi içerisindeki A Salonu‘nda izledim. Anlatanadam’a Rabarba‘dan, Meksika Açmazı‘ndan ve Kolay mı, Zor mu? yarışmasından aşinayım. Sahnede ilk defa izledim. Setini iki perde olarak oynuyor Anlatanadam. İlk perdesindeki anlatıları aile hayatından ve şahsi hikâyeleri üzerinden anne, bana, çocuk ilişkilerini konu alıyor. İkinci perdeye ise kendi deyimiyle gösterisinin yalnızca bunlardan ibaret olmadığını göstermek için bambaşka bir setle çıkıyor. İkinci perdenin başında Firuze Özdemir ile paylaştı sahnesini Anlatanadam. Onu da sahnede görmek güzel bir sürpriz oldu. Anlatanadam’ın farklı mecralardan üslubunu bildiğim için hayal kırıklığına uğramadım. Çokça gülmüş bir şekilde ayrıldım salondan. Sözlükteki […]

Devamı  


İzledim: Daha İyi Günlerimiz Olmuştu

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Oyun Atölyesi‘nin Daha İyi Günlerimiz Olmuştu oyununu prömiyerinin ertesi günününde izledim. Yazarıyla tanışmam açısından yeni, rejisi ve oyuncuları açısından ise aşina olduğum bir kadronun oyunu oldu benim için. Metin, Macar senarist ve yönetmen Szabolcs Hajdu‘a ait. Daha İyi Günlerimiz Olmuştu, Hajdu’nun “It’s Not the Time of My Life” ismiyle yazıp yönettiği 2016 yapım sinema filminin tiyatro sahnesine uyarlaması. Çevirisini Aslı Sarıoğlu Nagy‘nin yaptığı oyun, Muharrem Özcan rejisiyle sahneleniyor. Oyunun rollerini Tuna Kırlı, İpek Türktan Kaynak, Pınar Çağlar Gençtürk, Tolga İskit, Sena Başdoğan ve Berke Karabıyık paylaşıyorlar. Oyun, sosyokültürel olarak farklı sınıfları temsil eden iki kız kardeş ve aileleri üzerinden hem bir […]

Devamı  


Yeni Sezon Başlarken

Yaklaşık okuma süresi: 2 dakika Geçtiğimiz sezonun son oyununu haziran ayı başında Oyun Atölyesi’nde izlemiştim. Hemen akabinde bu sene bir ay geriye çekilen 17. Kadıköy Tiyatro Festivali ile sürdü izlemecilik maceram. Sessiz geçen ağustos ve eylül aylarından sonra ise nihayet tiyatroların yeni sezon programları duyurulmaya başlandı. Sezonun ilk ayı için fena olmadığını düşündüğüm bir seyir programı yaptım kendime. Dört oyun ve bir stand up gösterisinden oluşuyor. İzledikçe sıcağı sıcağına günlüklerini yazmaya çalışacağım. Şimdi, heyecanlı olduğu denli keyifsiz bir süreç başlıyor, beklemek. Yeni Bir Şarkı (Moda Sahnesi) Marguerite Duras’ın Yeni Bir Şarkı (La Musica Deuxieme) oyununu Kemal Aydoğan yönetirken rollerini Melis Birkan ve Caner Cindoruk canlandırıyor. […]

Devamı  


İzledim: Araba Kullanmayı Nasıl Öğrendim

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Oyun Atölyesi‘nin yeni oyunu Araba Kullanmayı Nasıl Öğrendim ile 2018 – 2019 tiyatro sezonunu kapattım. Öncesinde izlediğim ama henüz günlüklerini yazamadığım üç oyun daha var. Onlarla birlikte sezon değerlendirmelerini de yazarak 1 Temmuz’da başlayacak 17. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali’nin yolunu gözlemeye başlayacağım. Amerikalı çağdaş oyun yazarı Paula Vogel‘in kaleme aldığı oyun Sami Berat Marçalı yönetmenliğinde sahneleniyor. Metin daha önce Tiyatro Fora çatısı altında Tufan Karabulut rejisiyle de sahnelenmiş. Maalesef onu izleme şansım olmadı. Tiyatro Fora ile ilişkim seneler önce izlediğim Ders oyunuyla sınırlı kaldı. Yeni sezonda bir oyunlarını izlemeyi istiyorum. Yeniden Oyun Atölyesi’ne dönersem, Özlem Zeynep Dinsel, Berk Hakman, Yasemin […]

Devamı  


İzledim: Empatopya

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Mam’Art Tiyatro‘nun Empatopya oyununu Oyun Atölyesi‘nde izledim. Nereye Gitti Bütün Çiçekler‘den sonra Mam’Art Tiyatro’nun izlediğim ikinci oyunu oldu. Orijinal ismi Homo Empathicus olan Empatopya oyununun yazarı Rebekka Kricheldorf. Benim için yeni bir yazar, bu oyun vasıtasıyla tanıştım. Sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim hem metni hem de Oğuz Utku Güneş rejisiyle sahnelenen oyunu çok beğendim. Mehpare Bakır‘ın çevirisiyle su gibi akan bir oyun olmuş. Empatopya, herkesin özgürce yaşayabildiği, her ne sebeple olursa olsun ayrımcılığın ve ön yargının kendisine katiyen yer bulamadığı, farklı cinsel yönelimlerin ve yaşayış biçimlerinin sonsuz saygıyla karşılandığı ideal bir dünyanın oyunu. Ütopya demek istemiyorum, çünkü akla gelen herhangi […]

Devamı  


İzledim: Bir Avuç Kül

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Tiyatro D22‘nin ocak ayı sonunda ilk temsilini yapan oyunu Bir Avuç Kül‘ü dün akşam Oyun Atölyesi‘nde izledim. Sanıyorum bu sezon en çok oyun izlediğim sahnelerden birisi Oyun Atölyesi olacak. Hiç oturup etraflıca bakmadım ama hem sezon başından bu yana izlediğim oyunlar hem de sezonun geri kalan ayları için yaptığım planlar bana böyle hissettiriyor. Birkaç ay sonra çıkaracağım sezon sonu bilançosunda daha net bir şekilde görülür nasıl olsa. Her sezon sonunda, o sezon içerisinde izleyip beğendiğim oyunları yazıyordum. Bu sene ona ek olarak beğenmediğim oyunları da yazmak istiyorum. Şimdiden nedenleriyle birlikte yazacağım iki oyun kestirdim gözüme. Hayvan Çiftliği ve Hakikat, Elbet […]

Devamı  


İzledim: Zebercet

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika İlk olarak geçtiğimiz aralık ayında niyetlendim Talimhane Tiyatrosu‘nun Zebercet oyununu izlemeye. Biletimi dahi edinmişken muhtelif sebepler yüzünden gidemedim. Oyunu izlemek için duyduğum yoğun istek, o günden bu yana temsil programı takip ettirdi bana. Nihayet geçtiğimiz hafta Oyun Atölyesi‘nde izledim Zebercet’i. Zebercet, Yusuf Atılgan‘ın uzun öykü olarak nitelendirdiği Anayurt Oteli metninin bir tiyatro uyarlaması. Firuze Engin tarafından yapılan uyarlamayı Kerem Ayan sahneye koyuyor. İlk gösterimi 22. İstanbul Tiyatro Festivali’nde yapılan oyunda hikâyenin başkahramanı Zebercet’e ve diğer yan karakterlere Halil Babür oyunculuğuyla can veriyor. Kendisine birkaç diziden ve Altıdan Sonra Tiyatro‘nun He-Go oyunundan aşinayım. Önceki seyir deneyimlerime dayanarak oyunculuk anlamında doyurucu bir […]

Devamı  


İzledim: Nihayet Makamı

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakika Şimdiye kadar izlediğim tüm Altıdan Sonra Tiyatro oyunları gibi Nihayet Makamı‘nı da Kadıköy’e yaptıkları turnelerden birinde, Oyun Atölyesi‘nde izledim. Farklı tiyatroların yapımlarını konuk ettikleri için Oyun Atölyesi, Baba Sahne, Moda Sahnesi gibi sahneler sezon içerisinde en çok yolumun düştüğü yerler oluyor. Sezon sonlarında yazdığım genel değerlendirme yazılarında da bu beyanım sayılarla doğrulanmış oluyor. Bu durumdan ziyadesiyle memnunum. Şu veya bu sebepten ötürü Kadıköy ve çevresindeki sahnelerde oyun izliyorum. Ama bu ev sahiplikleri sayesinde kendi sahnelerini hiç görmediğim birçok tiyatronun yapımını izleme imkanı buldum ve buluyorum. Yeni sahneler keşfetme konusundaki beceriksizliğim ve yenemediğim ataletim, başlı başına bir başka yazını konusu olacak […]

Devamı  


İzledim: Kürklü Venüs

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Yolcu Tiyatro‘nun Kürklü Venüs oyununu Oyun Atölyesi sahnesine konuk olduklarında izledim. Yolcu Tiyatro ile tanışıklığım henüz çok yeni, geçtiğimiz yaz aylarına denk düşüyor. 15. Kadıköy Tiyatro Festivali‘nde sahneledikleri Roland Topor‘un Joko’nun Doğum Günü oyununu izlemiştim ilk olarak. Maalesef temsilleri sona eren Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler ve Kapıların Dışında oyunlarını görme imkânım olmadı. Kürklü Venüs, Leopold von Sacher-Masoch‘un kaleme aldığı bir roman. Yolcu Tiyatro, David Ives‘in Kürklü Venüs romanından yola çıkarak yazdığı aynı isimli oyunu Ersin Umut Güler yönetmenliğinde sahneliyor. Oyunun rollerini ise yine Ersin Umut Güler ve Pervin Bağdat canlandırıyor. Pervin Bağdat hakkında ufak bir parantez açmak istiyorum. Kendisinin ve […]

Devamı  


İzledim: Pencere

Yaklaşık okuma süresi: 5 dakika Oyun Atölyesi‘nin Pencere oyununu geçtiğimiz hafta sonu Özgür Hanım‘la birlikte izledik. Pencere, prova süreçlerinden bu yana takip ettiğim bir oyun. Provalarına Haluk Bilginer’in yer alacağı farklı bir proje nedeniyle birkaç aylığına ara verildiğini anımsıyorum. O dönem ben oyunun iptal olup olmayacağını düşünürken, provaları tamamlandı ve sahnelenmeye başladı. Fakat ben oyunu üçüncü sezonunda henüz izleyebildim. Son birkaç senedir özel tiyatroların programlarında matine oyunlarına pek fazla yer verilmediğini gözlemliyorum. Tiyatroların repertuvarındaki her oyun programlı bir şekilde matine temsili yapmıyor, temsiller hafta içi akşamlarına paylaştırılıyor. Hafta sonu bir oyun izlemek isterseniz bir nevi kaderinize razı gelip programda ne varsa onu izliyorsunuz. Bazı tiyatrolar […]

Devamı