İzledim: Hastalık Hastası

Yaklaşık okuma süresi: 3 dakikaİstanbul Şehir Tiyatroları‘nın Hastalık Hastası oyununu dün akşam Kadıköy Haldun Taner Sahnesi‘nde izledim. Bir dönem -2015 ila 2018 arası- Haldun Taner Sahnesi’nde yoğun bir şekilde oyun izledim. Fakat bir süre sonra hem kurumun sahneye koyduğu yeni oyunların beni tatmin etmemesi hem de kimi oyunların çevredeki diğer sahnelerde sahnelenirken burada sahnelenmemesi hasebiyle yolum daha seyrek düşmeye başladı. Son olarak geçtiğimiz mart ayında Vahşi Batı oyununu izlemek için gitmiş Haldun Taner Sahnesi’ne.

Hastalık Hastası, Moliere’in bir oyunu. Ana karakteri Argan‘ın kendini sürekli hasta hisseden bir hipokondriyak olması ve bu yüzden kızını evlendirmek gibi ciddi kararlarında dahi hastalığını göz önünde bulundurarak kararlar vermesi üzerinden kurulan çatışmayı konu alıyor. Daha önce okuma ve izleme fırsatı bulduğum Moliere oyunlarından Cimri ve Kibarlık Budalası‘na benzer olarak aşırı derecede takıntılı bir karakterin kendini ve etrafını soktuğu gülünç durumlar, yanlış anlaşılmalar ve nihayetinde gün yüzüne çıkan gerçekler oyunun izleğini ortaya çıkarıyor.

Bazı oyunları metnini, bazı oyunları yönetmenin metne bakışını, bazı oyunları da oyuncu performanslarını görmek için izliyorum. Bunların tamamının bir araya geldiği oyunlar sayıca çok az oluyor. Her seferinde bir tanesi veya şanslı bir günümdeysem iki tanesi baskın çıkıyor. Üçü bir araya geldiğinde ise zaten tadından yenmiyor. Hastalık Hastası, bu saydıklarımdan üçüncü gruba giren, yani oyuncu performanslarını görmek için heyecanlandığım bir oyundu.

Daha fazla uzatmadan söyleyeyim, Sevinç Erbulak‘ı izlemek için gittim oyuna. Sevinç Erbulak ve arkadaşlarının İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan ihraç süreçlerini elimden geldiğince yakından takip etmeye, yaşadıkları haksızlığa karşı dimdik durarak farklı tiyatro çatıları altında sahneledikleri Ayrılık, Kürklü Venüs, Anlatılan Senin Hikayendir, Kanlı Komedya “Caligula” gibi oyunları izlemeye çalıştım. Hastalık Hastası da Sevinç Erbulak’ın bu süreç sonunda İstanbul Şehir Tiyatroları bünyesinde sahne aldığı ilk oyundu. Oynadığı hizmetçi Toinette karakterini büyük keyif alarak izledim. Her ne kadar bu konuda objektif görüş bildiremeyeceğimi düşünsem de oyun esnasındaki heyecanının kendisini diğer tüm oyunculardan ayırdığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bunu elbette olumlu manada, sahnedeki yüksek enerjisinden referansla söylüyorum.

Semaver Kumpanya’nın Cimri‘si, Moda Sahnesi’nin Hamlet‘i gibi klasik metinlere yapılan modern dokunuşları görünce zaman içerisinde fark ettim ki, olduğu gibi sahnelenen klasik oyunlara tahammülüm epey azaldı. İzlerken keyif almamakla birlikte sonraki seyir planlarımı da etkiliyor bu deneyimler. İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Hastalık Hastası oyununda hareketli sahne tasarımı ve metinde yapılan gündeme dair düzenlemelerle bir farklılık yaratılmaya çalışılmış ama beni pek etkilemedi açıkçası. Oyunu izlemeye giderkenki odağım bu olmadığı için kafaya takmamaya çalıştım.

Oyunla ilgili hayal kırıklığım Ayşecan Tatari oldu. Kendisini yine İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Sırça Hayvan Koleksiyonu oyununda izleyip beğenmiştim. Yakın zamanda da Toy İstanbul’un Red Light Kışı oyununda izlemeyi düşünüyorum ama Hastalık Hastası’nda âdeta sahnede yok gibiydi. Girmesi gereken yerde girdi, çıkması gereken yerde çıktı, söylemesi gereken lafları söyledi fakat tümünü zoraki bir görevi yerine getirir gibi yaptı. Daha önce izlememiş olsam dün akşamki performansına bakarak kötü bir oyuncu olduğuna kanaat getirebilirdim kolayca. Umarım bir sağlık problemi yoktur.

OYUN KÜNYESİ
Yazan: Moliêre
Çeviren: Berna Günen
Yöneten: Tolga Yeter
Sahne Tasarımı: Emra Albayrak Şahin
Oynayanlar: Çiğdem Gürel, Şirin Asutay, Ayşecan Tatari, Barış Çağatay Çakıroğlu, Çağrı Büyüksayar, Gün Koper, Hüseyin Tuncel, Sevinç Erbulak, Şükrü Türen, Besim Demirkıran, Ersin Sanver, Elif Verit
Süre: 2 saat (2 perde)